6
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1367
Okunma
gökyüzü ağırlığınca
dudaklarımın ucuna söz olan rüzgar’a
bağırıyor ağaçlar
seslenmek
suskunluğun mavisiyle sulara
kuyulara,uykulara elmas karanlığıyla
sancılı günleri silkeliyorum
dört kenarlı çarşaf mektubun
gözlerini yumduğunda dağılıyor
martılar...
göğsüme gül olan geceye sarıyorum
terli avuçlarımı
bir ırmağın kızıl kıyısından kalkan şehir
sevda uyanacak toprağın bağrına
yağmur eşeleyecek ayaklarımı
hüzün sokaklı göz kapağına
elimde su damlasıyla kırılır düş
buğday otağına
geceye kilitli sokağın kirpiğinde
kanatlı sözcükler
koynumda güneşin ay tülüyle uyanan
aykalı ufkun
mum parmaklarında ağlayan ten
bir çocuk gibi yağarken
zaten hiç uyumadım.
ışıklar içinde kardım
yalnızlığı..
eşiğe dökülen göğün saçlarıyla
salınıyorum
penceresi açık odanın ikiz/geninde
bir çağrı
bir ev
bir sokak yaralanırken
bugün de hiç ölmedim
.....
5.0
100% (13)