"Kırka selam olsun ;
devirdik bir yılı daha kederli, kederli
Düden şelalesi gibi
akıp geçti
ömrümüz,

Akdenizin kırk derecesi
gibi kavurmuş hayat bizleri
Karadenizin çayları gibi
demli bir geçmişi
içip içip yalnızlığı yaşadık

Terzi gibi gündüz sökülen yüregimizi gece dikmeyi öğretti hayat bizlere ..

Kendi dağımdan başka bir dağa çıkamadım nedense
Ağrı dağı gibi ulaşılmazdı yüreğim

kışın donan
yazın yanan ellerim
Kimseleri elinden tutup
çıkaramadı bir türlü kendine

Saklı kent gibi soğuk olduğum içindir belkide
Kurşunlu şelalesi gibi
ziyaretime gelen yabancılar olmadi ki hiç

huzur evlerinin
bahçesinde geleceğimi
görür gibiyim
sanki

"Camdan bir Kalp "
kırılmasın diye
sessiz bıraktım
günü geldiğinde
kendini toprağa
düşürmesini öğrettim

"Kıyamet çiçekleri tutar ellerimden makber öper yüreğimi"

Göçmen kuşları gönderip
selam gönderdigimizde
gülecek ömrümüzün
"Son Baharı "
sam yeli alıp götürecek
ve bir " Beyaz Gül " koklayacak bedenimizi ,

Sultan Ahmet Cami gibi dolup taşacak misafirlerimiz
düğünü var diyecekler belkide ellerimiz kınalı

"Çanakkale Destanı gibi geçilmez Toprağımızda iyi uykular Hayat sana.



Ayşe caniberk
Gümüş kalpler