1
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
616
Okunma
Azaplar içinde kalmış, tarih boyunca
Kıran kırana savaşlar, sudan ucuz insan kanı
Acı ve gözyaşının, sefaletin bini bir para
Bir dem doyasıya gülmemiş yeri göğüyle.
Ta o zaman su serpmek için bağrındaki yangına
Cudi Dağında karar kılmış Nuh’un gemisi,
Boşaltsa da bordosundaki denizlerin suyunu sırtına
Bağrını yakmış, cayır cayır, emperyalizmin ökçesi.
Sırtından hançerlenmiş bazen
Bitmeyen çalkantılarla bilenmiş yüzü
Eksilmemiş başından kar -bora, sayısız fırtına
Yazmalı Satı kadının ayranına kanmış;
Dostluk ve kardeşliğe açılmış bahçesi
Yedi iklim birleşmiş, yedi bölgede
Yunus’un sevgisi en köşede
Yurdum Anadolu’mda.
Batıya dönmüş, göz-kulak olmuş Asya’ya
Gâh gökkuşağı olmuş, gâh toz- duman, kasırga
Anadolu’nun bahtına.
Bayrağı, ruhunun beyazına
Şehidinin kanına bürünmüş
Âşık olmuş, kırmızı ve beyaz birbirine
Uçtan uca dolaşmış, gönüllerde dalga dalga
Benim yurdumda
Denizlerin var ya üç yanında hani,
Maviliğini gözlerinden almış Mustafa Kemal’in
Tuz Gölü’nün içinde yunmuş da arınmış kalbi
Bin asrı bir ömre sığdırmış, gurbetlerde
Son vatan parçasına tutunmuş insanım ben:
Anadolu insanı...
Bıçak kemiğe değmeden söylenmeyen,
Ağız dil vermeyen suskunluğumda
-Taşı toprağı beton ve asfalt, yıldızları sönük ve
gözden uzak olsa da artık her büyük şehrimizin-
Ayrı bir sihir var her yerinde ülkemin
İşte İstanbul: muhteşem, büyülü, tarifsiz kent
En güzel müjdelerin ışığı gözlerinde parıldayan
Tarihi, omuzlarında bir kartal gibi taşıyan
Mustafa Kemal’i dağ yürekleriyle karşılayan
Seğmenleriyle bulunur mu Ankara gibi başkent
Sakarya’da yazıldı kader, Afyon’da koptu kıyamet...
İzmir yanık ve çileli, düşman çizmesinden
Bugün bile der “Ata’ya rahmet.”
Bursa, yeryüzünde kayıp, eski cennet.
Antep, Maraş, Urfa az mı çekti zahmet?
Özgürlük ve bağımsızlık en büyük kıymet
Atalarından yadigâr asalet taşırsın ulusunda
Başka hangi diyarın böyle damarı var toprağında
Akdeniz’in ruha işleyen sıcaklığını
Ve Zeus’tan gelen aşk badesini
Venüs’ün elinden içerek
Rüyaların en güzelleriyle sahillere uzanmış
Bütün şairleri şaşırtan sarhoş Antalya
Barış güvercininin armağanı kadim Antakya
Hâlâ Battalgazi destanı anlatır, şekerpare Malatya
Elma yanaklı Şirin’i resmetmiş bağrı dağlı Amasya’ya
Yeşilırmak’a düşmüş gibi sırılsıklam Ferhat
Aydın’ın efesi kılık değiştirmiş dadaş olmuş
Erzurum’un iliklere işleyen soğuğunda
Yer altın keşfedilmemiş servet
Yer üstünde eşsiz nice cennet
Ata’nın ayak iziyle namı yürümüş Samsun’un
Suyundan içip bestelemiş gönül senfonilerini Orhan
Yamacında Sümela’sı tarihi canlı Trabzon’un.
“Bir fındığın içini yar senden ayrı yemem.” der,
Bir karış topraktan rızkını çıkaran Ordu’n, Giresun’un.
“Acıyı bal eyleyen” türkülerinin sıcaklığı kemençede,
Doyumsuz kokuların böğürtlen, reyhan ve menekşede
Başında hamsi tepsisi sipsi çalıp da
Teknesinde horon tepmiş Karadenizlisi
Aramışlar sevgiyi, ormanların kuytusunda
“Âdem” yokken kurulmuş Çorum ve Nevşehir
Yiğitler otağı, sürmeli Yozgat’la kanka Kırşehir
Göçmekmiş sızısı ,”Sazı çalınan Sivas ellerinin”
“Bitlis’te beş minare/ Yüreğim dolu yare” ...
Başka başka zenginlik, her şehrin
Kızılırmak sarılmış belinden senin.
Görmek için güzelliğini.
Yükselmiş de kocaman ayakları üstünde
Bulutların üstüne çıkmış bin efsaneli Ağrı Dağı
Selam vermiş karlı Erciyes’e, yemyeşil Uludağ’a.
Kurban olduğum Kars’ın ayazında donan kar
Pamuğa dönmüş Çukurova’nda
Toroslardan Kaçkarlara, uğra Kaz Dağlarına
Anlı şanlı destansın yurdum, Homeros’tan Köroğlu’na
Dokuz destan söylenirmiş, Gelibolu’dan önce Truva’da
Bir tütün sarımı geçen zamanda
Nasıl destanlar yazarsın yurdum?
Kemallerin mi yoksa?
Namık Kemal’den Vatan’ı öğrendi Mustafa Kemal
En doygun mânâyı aradı, söz örümceği Yahya Kemal
Anadolu insanını sapsade anlattı usta Orhan Kemal
Erdem çınarı, söz kuşu, barış türküsü Yaşar Kemal
Sentezi Kemal Tahir seçmiş, sinemayı Kemal Sunal
Dede Korkut geldi, dua kıldı hepsine doğalı
Görmedi güneş böyle memleketi, doğdu doğalı
Asırların yelisin soluğumda
Dağında, ovasında, yaylasında sevda sevda
Sıra sıra kopar, bozkırda yanık bir uzun hava
“Ay dost” diye, geçer atadan oğula, telden dile
Neşet’te Gönül Dağı, Veysel’de Uzun ince bir yol, olur
Namusu herkese vazife genç kızların çeyizine
Isparta’da gergef gergef örülür, gül oyalı danteller
Hereke’de; el emeği, göz nuru, halı- kilim dokunur
En temiz yüreklerle Allah kelamı okunur
-Âyetlerinde bin yıllık sevgi ve hoşgörü okunur-
Enbiya ve evliyanın mukaddes yolunda
Mevlana’nın közüyle, Hacı Bektaş’ın özüyle
Coğrafyanda nakış nakış işlenmiş gönül gözü
Hasret’le yanmış da açılmış ney’in sekiz gözü
İçini oymuş insanların kendi gibi ağlatmış.
Bir o, düşündürüp de güldürmüş insanının yüzünü
İnce zekâsı, filozof edasıyla Nasrettin Hoca asırlarca
Pir Sultan’a ihaneti kalbinde duymuş, insanın
Bağrına taş basmış, onunla bir söylemiş şiirini
Her aileden en az bir çocuğunu kurban verir gibi
Göndermiş uzun askerliğe, dönülmeyen Yemen’e
Analar çekmiş her şehidinin âhını, yasını
Arif’le üryan etmiş, tüm derdini sazında,
Karac’oğlan yol vermiş, hava vermiş Musa’ya,
Cura ve bağlama bir, kaval ve meyle seni
Salmış gönül gülüne, muhabbetin gölüne
“Tanrı’nın sol eli”ne, Erdal’ın tel seline
Zeki Müren’in, Barış Manço’nun bal diline.
Akarsu ve Mahzuni benzer seher yeline
Sen koşarsın her yeniden doğumumda.
Sende yaşar her hikmet
Senle başlar her hürmet.
Kişiliğiyle yoğurup şiirini, tacı olmuş, milletinin
İstiklal’i görmüş de, hediyemdir, deyip naçizane
Bırakmış yerini Akif, söylesin diye Necip’e şairane
Nankörlerde sövgüsün, dilimde övgüsün sen.
Kuvayı Milliye ruhunu bir tablo gibi betimleyen
Nazım Hikmet’in mavi gözlerinde sen, desen desen
Buram buram coşku,
Uçurtmalarda içli içli türkü Anadolu.
Hasret kokarsın her çocuğunda.
Çocuk kalbi gibi saf, güzel ve paylaşımcı
Sayısız uygarlığın döşeği
Sayısız destanın kalbi Anadolu’m
72 milletin mirası,
Sağı solu belirsiz deliler,
Keşif bekleyen veliler sende
Tarihin amansız uçurumunda.
Mor dağlarında biten kekik ve çiçek kokusuyla
Mest olduğum
İsyanın bin türlüsünü yaşayan ve yaşatan
Bedenimde kanım Anadolu’m
Sana getirir Anadolu
Aşar, dağını ovasını,
Açar, kutlu yuvasını
Sunar, son parçasını ekmeğinin
Bölüşür en hazin yasını
Sana getirir...
Muharrem Delibaş (9 Aralık 2017-3 Ocak 2018)
5.0
100% (5)