4
Yorum
19
Beğeni
5,0
Puan
1395
Okunma

.
Işığın,
yitirdiği renklere sürdüğü
sürgün bir karanlığın
küflü duvarlarda derinleşen kederinde
solgun
yaralı yüzlerinde
gölgesi başka iklimlere düşmüş bedenlerin
kadersiz izlerini arar gibi
vakitsiz ayrılıkların yarım bırakılmışlığına
nice zamanlar ötesinden sürüklenen
dargın ruhların hüzün bulutları
.
dalgın bakışlarında sessizce
kopan fırtınaların titreyen ellerinde
üşüyen kış ayazları
nicesi donuk bakışlara tutunmaya çalışır gibi
gözlerden süzülen yağmur
damlaları ki,
hüznünde
eski bir şarkının nağmelerine karışan
özlemlerin çaresizliği
tanıdığım tanımadığım yüzler arasında
kendi yüzümün kırık çizgileri
savrulup durmakta duvarlarda
.
geçmiş bir ömrün son mevsimi
yıkık bir şehrin çıkmaz sokaklarında
eskitilmiş bir baharın can kırıklıklarıyla
sarmış yaralarını
bir zamanlar
güneşin gittiği bezgin akşamlarda
zamanın bittiği yerde bırakılmış ümitler sonrası
geriye kalan bedenleri
bulutlara karışmış
ruhların dağınıklığında baş rolde
hüzün
.
hala yuvasını arayan kanadı kırık kuşların
ve dahi,
çaresiz hüznüne karışırken
bir mevsimin insafsızlığına defnedilmiş
nice ayrılıklara kederini yazmış
saçaklarında viranelerin
ve
yosun tutmuş kayalıklarında son bulan
ıssız
yorgun bir sahil yolunun
parke taşları arasından sızan
ölü martıların çığlıklarına boyanmakta
her duvar
.
belli ki, ruhların ışığından kaybolan
yitik renklerin
müebbed hüküm giymiş
zifiri karanlık mahzenlerine savrulmuş
köhne duvarlarında
gözlerimin perdesinden gelip geçmekte işte hayat
sanki,
bin ömrün yaşanmış ayrılıklarında
terk edilmiş yalnızlıklarına sığınmış
kimsesizliklerin hikayesi …
.
.
.
5.0
100% (9)