Zannetme ki, yüreğimden düşürdüm,
Hasretinle yanıyorum Öksüt’üm.
Gurbet elde ciğerimi pişirdim,
Dokundukça kanıyorum Öksüt’üm...

Damağımız tadı tuzu bilirdi,
Kuru soğan baldan tatlı gelirdi,
Dağın taşın her selamı alırdı,
Hep adını anıyorum Öksüt’üm...

Birgün olur kavuşmayı beklerim,
Düşündükçe kalp dayanmaz teklerim;
İpi yüne, yünü ipe eklerim,
Hayallere biniyorum Öksüt’üm...

Emanet ti, geri döndü bedenler,
Musalladan son selamı edenler,
Acı verir, saysam göçüp gidenler,
Dayanamam sanıyorum Öksüt’üm...

Gece olup, ışıklarım sönünce,
Kırbeş yıllık geçmişime dönünce,
Özlem yüküm, şu sırtıma binince,
Yaz gününde, donuyorum Öksüt’üm...

Bağın bahçen canlanıyor gözümde,
Her bir günün yazılıdır özümde,
Anılarım dilimdeki sözümde,
Satır satır banıyorum Öksüt’ üm...

Kale desem, asar küser darılır,
İsteyene, dağ, yol olur varılır;
Tünel gelir toprakları yarılır,
Yavaş yavaş diniyorum Öksüt’ üm...

Sesimizi dağdan dağa aşırdık,
Ramazanda soğuk sular taşır’dık,
Yer yarıldı, su çekildi, şaşırdık;
Bende artık siniyorum Öksüt’ üm...

Kurdu, kuşu yazam desem bitmiyor,
İsimlere hecelerim yetmiyor;
Sızılarım artar oldu gitmiyor,
Öte yüzden iniyorum Öksüt’ üm...

Baharlarda renk renk çiçek açar dı,
Gök yüzüne kokusunu saçar dı;
Her adımda, kırk çekirge kaçardı,
İzlerini tanıyorum Öksüt’ üm...

Çam boğazı aklımda bir köşede,
Kemer vardı, yıkıldı mı meşede?
Torba yoğurt ayran olmuş şişede,
Yudum yudum deniyorum Öksüt’ üm...

Aşı yaptım ağaçların dalına,
Kırk kez baktım papatyanın falına,
Kör at vardı, hasret kaldım nalına,
Dudağımı yonuyorum Öksüt’üm...

Bulamadım öküzlerin izini,
Kara saban, hatırlarım yüzünü,
Kağnılarda, yağdanlığın bezini,
Mazılarda sınıyorum Öksüt’ üm...

Aklar düştü saçımızın teline,
Kapılmışız yalan dünya seline,
Kor atesi kese yapmış eline,
Kavrularak yunuyorum Öksüt’ üm...

Sayfa sayfa şiir yazsam yine az,
Daldan dala ne dut kaldı, ne kiraz,
Gönül bağım bahar bilmez, kış, ayaz,
Günden güne sönüyorum Öksüt’üm...

26 Mayıs 2017 Mustafa USTA