3
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1089
Okunma
SARIKAMIŞ DESTANI
Serde var delikanlılık çağları
Geçtik ovaları, aştık dağları
Dillerde Seferberlik türküleri
Eritir yüreğimdeki yağları.
Bir akşam yeni doğan bir ayla
Karşıdan göründü Erzurum yayla
Zabitan atlı, nefer yaya
Geçtik Paşa’nın önünde içtimaya.
Serildi önümüze Sarıkamış yolu
Kar, fırtına keser eli, kolu
Karlı dağlar dikildikçe dikildi
Vadilerde aç kurtlar uluyordu.
Tırmandık dağları dolana dolana
Can dayanmaz kar altında kalana
Bulamadık yolları, aşamadık belleri
Allahüekber’de buyan buyana.
Buzdan ağaç her Osmanlı askeri,
Yapışmış dipçiğe, ayrılmaz elleri.
Pusuda yatarmış Rus’la, Ermeni
“Bozulduk!” dediler çekildik geri.
Yerde buz, gökte ay parlak
Düştük yollara karın aç, ayak çıplak
Son kez anarak sıladaki gelini
Gömüldük karlar altıda kalarak.
Bit derdi bir yandan, başa bela açlık
Can havliyle Erzurum’a zor vardık
Herkes arar bölüğünü, birliğini
Çırpınır kederinden teğmen Sadık.
Ah, sılaya bir vasıl olsaydım!
Önüme acılı tarhanayı koyaydım
Derken gözlerim karardı, bayıldım
Merzifon şifa yurdunda ayıldım.
Odalarda inler nice körpe canlar
Kimi anam der, kimi nazlı yâr
Boş boş bakarlar, sanırsın deli
Gözlerden süzülür kanlı yaşlar…
*
“Ah Seferberlik büktün belimi
Saramadım ince belli gelini...”
5.0
100% (3)