0
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1534
Okunma
Gittin
Bir tövbe edip de bir vicdan yapıp
Yüzüme bir defa bakmadın gittin
Nefisle şeytana gönülden çatıp
Kolunu boynuma sarmadın gittin.
Kapılmak ne idi bunca kibire
Zulum ve işkence edersin ha bire
Elbet gireceğiz bir gün kabire
Bir sevgi ışığı yakmadın gittin
Neyin inadı bu bilmedim inan
Affettikçe büyür huzurda insan
Sevgiyle pişer var ise iman
İhlasın tadını almadın gittin.
Ne gönül koydun, ne hatır bıraktın
Yılan zehri gibi sinsice aktın
Nemruttan daha büyük ateş yaktın
Yangına bir tas su atmadın gittin
Pranga eskidi, zincir çürüdü
Karlar eridi, suları yürüdü
Başını hep duman mı bürüdü
Haslet kapısını çalmadın gittin.
İncir ağacısın baba ocağına
Nifak bombasısın dost kucağına
Mel’un şeytanın topal bacağına
Besmeleyle kurşun sıkmadın gittin.
Sanki sen yarattın küçük dağları
Viran ettin sevgi dolu bağları
Ölüm var, perişan ettin sağları
Bir sevgi ateşi yakmadın gittin.
Yalanla iftiraya koş babam koş
Ne söylesem nafile, ne desem boş
Artık zulümünde hoş, çilende hoş
Canımı tuttunda sıkmadın gittin.
Erhan der ki, hakkım helaldir sana
Tenezzülüm olmasa da affına
Yağlı sicimi geçirdin boynuma
Son tekmeyi de atmadın gittin.
Erhan DOĞANAY
Sorgun / 2020
5.0
100% (2)