Akşama hazırlanırken ikindi,
Sizi anlattım bir başkasına.
Sizi ve gözlerinizi.
birkaç yağlı sözcüklerle
damlattım sizi dilimden doya doya
güzel bir cümle kurabileyim diye.

Sahil boyu durup güneşe karşı çıktığınız,
adım adım cirit attığınız
hep anlattım, an be an.
Nerede güzel bir muhabbet, orada siz.
Her yerde her zaman, dilimin ucundasınız.

Çarpmadınız önceleri,
vurmadınız yüreğime,
peşinizde gezmem, tozman önceden
belki ama,
size tutkunluğum çok sonradan.

Duymadınız belki,
sizinle konuştum ben
size alıştım,
hatta, gizli gizli sizinle buluştum.
el ele tutuştum.
Dargın mısınız yoksa bendeki size.
Kızmayınız ne olur, ikimize.

gözleriniz değdi gözüme şimdi.
gülümsemeyen, bana bakmayan
gizemli gözleriniz.
Acıyan içimi bile gülümsüyor artık.
Söyleyiniz, neden gözleriniz çatık.

duymadığım,
kendinize sakladığınız sesiniz mi,
bir şeyler söylüyor kulağıma şimdi.
hem de cümle kurar biçimde.
geziyor renkli sözcükler bir bir içimde.

Bağrıma bastığım sözcüklerinize
sarılıp ısınıyorum.
Ne kızınız bana, ne de küsünüz.
Utanıp kızarmasın yüzünüz.

Bir kumsalda, siz de doğdum sanki,
kucağınızda.
Haykırdınız kulağıma, çıkmayan sesinizle
ismimi siz koydunuz.
sormadan,
sevdayı elbise diye giydirdiniz hoş nefesinizle.

Gün sürmedi ki kayboldunuz.
Ne sesinizi duyabildim, ne nefesinizi.
İsminizi de bilmiyorum ki çağırayım sizi.
Söyleyin neredeydiniz, birkaç hayat önce.
Sizinle kısalan yollarım uzadı şimdi
kırıldı hevesim.
Kırık hayallere dalıp gidiyor
daralıyor kafesim.


zekeriya duman