10
Yorum
43
Beğeni
5,0
Puan
1093
Okunma

Ağzımda bir akide şekeri
emerek çekiyorum içime dünyayı.
Kaldırıyorum bakışlarımdan
hüzün rengi nakışları
Ölümcül kuyulardan
çekip alıyorum düşselliği.
Kağıt duvar oluyor kaleme
Çiziyorum mat ufuklara
gümüşlü sabahları
altın akşamları.
Kesildikçe ayrıntının rengi
alevli bir ışıkla
Umudun mavi-beyaz haritasında
Esniyor aydınlık yanı başımda
toprak yollar içimde çoğaldıkça.
Sonra ölüm
ölümler geliyor aklıma.
Sona eriyor
yeryüzündeki saltanatım
iki çelişki arasında
duraksız kıpırdadıkça korkularım.
Bilmem kaç bin kalorilik gururu
bırakıyorum bir kenara.
Diyorum ki;
gülden iplerle bağlanıp
atılmadık mı kaç kez
o girdaplara..
Unutulan elde
yıkamadık mı o selamları.
Süründükçe alnımızın çizgilerine
karlı dallardan karanlık
Ayıp bir söz gibi yürümedik mi
kalemden daha bakire olan şiirlere.
Gözler açık olsa da
durdura bildin mi düşlerimizi
ey gece..!
Ferdaca
5.0
100% (27)