2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1039
Okunma
sayfalara sığmadı
bir yangın ihtimaliyle
hazırdım yakmaya sözcüklerimi
ihtimal ki yaşıyorken
bir tesadüfün körpe dokunuşuydu
seyrek dokunmuş hüzün
yanlışla sınanmış doğrularda
bir ıssız yokluktu tarihimiz
ben eski masallardan bir kuyu
kuyusunda suyu küskün bir yusuftum
sırtımda kanı yorgun hançerlerle bir yazgı
yazarak eskittim kuş çığlığı sancılarımı
dokunduğum ne varsa güz sayıklıyor sessizce
bir kum tanesiyim biliyorum
bir ben fazlayım bu heyelan sessizliğinde
zaman ağırca düşüyor sarkacından
bir hiç kimseyim kendimin içinde
kabuğu çatlamış bu dünya
cinnet rengi kanıyor suskun intiharlarda
dolmayan boşluklara konuşuyor dilim
ah! uykulara düğümlenmiş eşkıya sorular
çıplak ayaklı bir avludur yeryüzü
anlatamam, yanar nefesim.
telaşlı bir kırlangıçtır gökyüzü
yalnızlığın gergefinde yağmurları sayıklar
elinde hüznün en taze hasadıyla
mevsimsiz cemrelere düşer babam
öfkesini demlediği bu hayat
firari bir rüzgar olur alnının ovasında
solarken gölgem kar ayazında
uçamaz, yorgundur sevdamın öksüz ebabili
hep yaralı bir kuş sesiydi boşluk
tavan arası yalnızlıklarla kol kola terk edilen şehir
uzak bir menzildi seni sevmenin köz yangını
kül tadıydı içtiğimiz gül rengi şarap
yorgun denizlerin yalnız mavisiyle
yanıyorduk nasılsa
yüreğimiz aşk cenklerinden arta kalmış
isimsiz bir sokak ölüsüydü.
Latif Köybaş
5.0
100% (3)