11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2971
Okunma

’’Güneşin öldürüldüğüne şahit olan küçük kızımızı, işaret ettiği kara bulutlardan hatırlarsınız. ’’
Gri Şehir / Aydın Akduman
yalnız geldiğimiz yaşam; dostlarla her köşebaşı / ayaküstü, bir nefes sigara içmek istediğimiz ateşten çemberdi...
oysa, umarsız dünyada kısıtlı idi bize verilen zaman,
sınırlı idi bedende ruhumuz
ve
cebimizdeki mutluluğu aradığımız ağaç diplerinde
yapraklar ölüyordu,
biz, kördük!...
iki yakalı şehrin, bahane sarkan teneke çatılarında vuruluyordu güneş.
kana hükmeden büyücüyle,
kelebeklerin elçilik yaptığı zamanlar, geçmiş idi mor kıyımdan ...
ne fayda!...
ve
akşam vakti, erguvanlı denize düşmüş yıldızlardı martılar
biz, sarhoştuk!...
az ötede, ayakları çıplak bir çocuk sesleniyordu göğe:
’atın bu güneşi toprağa
örtsün gözlerini yosun!...’
yazılıyordu kader kırık bir kayanın sol yanına
bir tek küçük kız farkına varırken gerçeğin, çığlıklar içinde;
biz, sağırdık!...
karanlık yırtılıyordu ezanla
biliyordu sonu, insan acısını...
biz, bilmiyorduk!
biliyordu,mavi kurşundan dökülen sözlerdi bunlar
kesik,
sert,
ışıklı...
susuyorduk!...
resim: Muzaffer Tire / Düşünsel çengiler