6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2782
Okunma

Ne zaman bir yıldız kaysa
İnceden ,inceye yol çizgisiyle
Bir hüzün çarşaflanır
Akşamın serinliğinde
Bir hüzün ki
Gözlerimde senden kalan ateş sürükleyerek tenimi
Soğuk terleri emzirir
Yırtılır sende üryan,üryan
Yaşam diye koştuğun gökkuşağı
Ve dökülür kirpiklerimden yağmur
Hasretin oyalı kaneviçesi
O bir türlü unutamadığımız aşk ki
Yıldızların arasından dökülür
Hatırlamak bir gece vakti
Denizin yosun kokusuyla
Dalganın buğusuyla
Süzüldüğümüz geceleri
Bağrımız da bir zaman sakladığımız aşkı memnun heceleri
Aydınlattığı menzilleri
O masum ellerimi
Ve çoğaltmak seni inci,inci
Hiç vukaatsiz sevgini
İşte bu noktada ölüp dirilmek var ya
Sildiğin göz yaşımı ellerinin
Sıcaklığını yaşıyorum şimdi
İnim,inim inleyerek titreyen yel
Dudaklarımı çalan
Gözlerimi buğulayan gül
Eski günlere sürüklerken
Hangi sayfayı açsam
Hangi bahara baksam sen
Okuduğun kitapların arasında ben
Beyninde kim vardır bilemem
Yüreğinde kim
Her akşam yudumladığın çayın içinde
Çektiğin tütünün dilinde
Benim yüzüm gözükür
Benim sımsıkı tutuğum ellerim sıcaklığım sökülür
Ve kıyısındasındır bensiz yalnızlıkların
Suskun duvar dibi haykırışların
Perdelerin kapıların arkasındaki akşam ve sabahlarında ben varım
Soluksuz koşarım seni sensiz mazilere
Yüreğini sil baştan buruşturarak
Gözlerini yaşartarak
Dilimden dökülen aşkımı hatırlayarak girişirsin incileri inceden kirpiklerinde
Vurulursun dağlar kadar zirvelerce rüzgar,rüzgar
Ve boğamazsın beni dilinle boğduğun kadar
Boğamazsın yar..!