7
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
785
Okunma

Yolum uğramıştı eski bir hana,
Yıkık duvarına oturup, daldım.
Odalar dizilmiş baktım yan yana,
Yorgunluk basınca uyuyakaldım.
Bir yanda insanlar, bir yanda atlar,
Farklı milletlerden farklı hayatlar,
Sofrada yemekler, değişik tatlar,
Hepsinin ucundan bir lokma aldım.
Kimi kumaş taşır, kimi baharat,
Çoğu yorgun düşmüş, asılmış surat,
Menzilini sordum, dedi ki; Herat,
Ben de o tarafa bir selam saldım.
Atlarla develer yığılıp kalmış,
Hancı, yolculardan sipariş almış,
Herkes bir köşede sohbete dalmış,
Bu sıcak ortamdan sanmayın yıldım.
Kervanın içinde ozanlar vardı,
Onların meşkleri beni de sardı,
Böyle güzel fırsat nasıl kaçardı,
Fazla düşünmeden bir karar kıldım.
Yeni başlamıştım sazlı talime,
Korkut Ata şöyle baktı halime,
Çıkardı kopuzu verdi elime,
Tereddüt etmeden, kusursuz çaldım.
Sazın tesiriyle birden uyandım,
Yaşlanmış taşlara şöyle dayandım,
Düştüğüm ateşte alevsiz yandım,
Gözlerim karardı, düşüp bayıldım.
Sabri Koca
Herat: Afganistan’da bir şehir
şairlerin dilinden.......
Neler gördüm neler ayarttı teni
Bilim d/ilim oldu yürüttü geni
Derin bir ah çektim acıttım beni
Bu günden geçmişe kedimi saldım. ............ Resul Civcik