2
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
742
Okunma
izleri vardı kollarımdan parmaklarıma kadar
ve üzerinde yürüdüğüm kalıntılar
tıpkı sallanan sandalyem gibi
unuttuğum ceket
düşürdüğüm saatim...
bomboş bir sayfa
bomboş bir kitap
uygar medeniyetlerin yaşandığı
sancılarla doğmaktan usanan
çiçek rüzgar ay ve güneşten başka bir şey
ruh derinlik yalnızlık hasret değil
bomboş...
bir tüy gibi üzerime serilmedi mesela
ya da bir kadın değildi
imparatorlukları yıkan basit bir oyun
ya da gayet naif bir nefes
sona saklanan...
güçlükle çıkmıyordu yüz yıl merdivenlerini
ağır ağır değildi...
sineklerin kanadı hep soğuktu
vakit akşam değildi
yaş otuz yedi...
kaldırımlar yoktu ya da mona
bu dünya değerdi
siz peygamber çiçekleri toplamıyordunuz
ve ben o çukura düşüp ölmedim...
küsmek yetmezdi ve ıhlamur yetişmiyordu dallarında baharın
o ilk öpüşmesini yapmadı
kanatları ilk defa tutuşmamıştı
ben mecbur değildim sana
işaret etmiyordu çocuklar
ıslanmıyordu göz kapakları
rahvan atlar asla ırgalanmadı
iki yıldız arası hamakta
güzel günler göremedi çocuklar
anlatamıyorum...
can-i
5.0
100% (5)