8
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
2400
Okunma

dört kelebek ve bir ateşin hikayesi...
güz güllerinin yanında dolaşırdı
kanatları ipeksi el yazması sanki
güneş omuzlarında gözleri ilk bahara sevdalı
çiçekten elleri sanki ince ve kırılgan ruhu
tatlı tatlı dolaşır rüzgarın güzlü seslerinde
orman derin aynı gözlerindeki masum ölçüde
gün gelir geceye yakalanır
pencere dibinde mum alevine
şaşkına döner dolaşır gezer
beyaz kanatlı merak eder
yakınlaşır
ateş aydınlatıcı der diğer kelebeklere
sonra
ela renkli bakar kora ısınır
bu ateş ışıtıcı der
eflatun da bir bakayım der
yakınlaşır ve güzel ince kanatları yanar
bu ateş yakıcı der
en son kırmızı kelebeğe sıra gelir
gördüm aydınlandım yaklaştım ısındım
tutmak istedim yandım der
Çünkü o, kaybolmuş ateşin içinde
bir şeyi ancak içinde kaybolan bilebilirmiş
üç günlük canı ölümün yokluğu ile bütünleşmiş
nerede kırmızı bir kelebek görür isen
ondan ateşini sakın nede sevgisinden uzaklaş
o aşkı muamma o gülce gibi korkudur
titreyen
alevde
sevgi ile
5.0
100% (18)