sanki birazdan bir fırtına çıkacak
ıssızlığımızı savuracak dünyaya
tan söküğü olmuş özlemlerimizi ve sözlerimizi
bilgeliklerin biriktiği kavşaklarda toplayacak
kalbinden bana doğru helezonik gelişen
eskimeyen tüm sevgilerin haritasını
nerden ve nasıl hangi tutkularladır, bilemem
ikimizin ortaklaşa ruhundan çıkaracak
eşsiz inceliğini senin, ovalardan aşırıp
nihâyetsiz güzelliğini senin, bana bağışlayacak
çok sevmenin sancılı gelgitlerinden
oylum oylum sesler salacak o fırtına
yürürken ikimiz fundalıklarda
bir güz getirecek bize sarının tonlarından
lületaşı ve toprak karışımı bir direnç getirecek
nîsâ sûresi’nden belki upuzun bir tevekkül
ikimizi tanrısal bir aşk’a bağlayacak
içlenmelerin var ya sevgilim, ayrıca mektupların
ellerin, ellerinin sonsuzluğa açılan gizleri
ve senin beni deliresiye sevmelerin var ya
içinin sıcaklığını bana durmadan püskürtmelerin
yana-yakıla söylediğin aşk şiirlerin var ya
hepsi sol yanıma yığılı göğsümün
ruhumun kavrulduğu yerde, meraklanma hiç
sevinmekten taşkınlaşan nehirler boyunca
âhirete taşıyacaklar seni ve beni

(*): Eksik Kırlangıç kitabımdan, 2014