4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1589
Okunma
…nereden başlayacağımı bilmiyorum.
— …çünkü zamanın durakları hiç olmadı
miladım tanrı ol dedi oldum -
Ben bir ”şey”dim bir “yer”de.
Belki de “gök”te.
— bulutların izi yoktu tüylerimde
gökten kovulmuşluk ihtimalim
azımsanmamalı yine de –
Üzerimde ne vardı hatırlamıyorum.
— belki Kaf Dağı’nın tüm ormanları-
Bir “şey”i çok fazla sevmiş olmalıyım.
— aşk kundağıydı sanırım üzerimde
büyüdükçe gövdem
büyüdü onun da kundaktan libası
hatırladım,
hep aynı kaldı dar yakası -
Yemyeşil bir tüneldi ilk hatırladığım.
Titreyerek girdim sonunu gördüğüm başlangıcına.
Sonra simsiyah…
Sonra kahverengi…
Tünelin rengi düştü gözlerimden.
Tünelin görünen sonu
Bir ayna yansıması…
— benim gözlerimde, o son sanılan kör nokta -
İşte o esnada orda bir “yer”de
— belki de “gök”ten düşmekteydim -
Bir dişliler ülkesinde gördüm kendimi.
Ruhumu ağzına veriyorum,
Sonrasında elleri açık bekliyor
Ellerinden kendini
Dişlilere kurban veren bir kadın…
— dağılmalıyım ya da sıkıştırılmalı -
Kendime yer bulamıyorum
— kum saatinin kumları harcanmış
kim bilir kaç kere
bir soylunun soysuz isteklerine -
Dünya kapısının o basit kilidi
Bir mezarcının bilekleriyle açılıyor ancak.
Üzerime kapatılmış dünya kapısı,
— hayatla bir karış odadayız-
Ölüm davetiyeleri ulaşmıyor elime.
Kendime bir “yer” bulamıyorum.
“gök” içinse hala şüphelerim var.
— çalınmış olmalı benim olan
mavi parseller –
Bir “şey”i çok sevmiş olmalıyım.
Evvelini hatırlamıyorum.
“yer”de düşüp kalmışım.
— “gök”ten silinmiş hatıralarım.
biliyorum,
sesim bile çalınmış stratosferden -
Sesi kayalıklara çarpan atlar
Bir süre tepinmiş üzerimde.
— yollar geçmiş kaburgamdan toynaklarıyla -
Ve geceleyin örtmüş beni
Atların simsiyah yeleleri…
Bu tünel bu toprakların hediyesiymiş.
— kadınların kutsallığı ağlatıyor
çatal dillerin keskinliğini -
Topraklarım böyle besliyor beni.
Su diye ağzıma dayadığı göl
Onca zaman gözümün bulutları…
— yerde mavi gökte beyaz duruyor göl
rüyalarımda ekilen tohumlar
sabah başucumda acılı meyve
ağrılarımı su gibi içiriyor -
Nerde olduğumu bilmiyorum.
Bir “yer”deyim, belki de “gök”te.
— rüzgârı çalınmış saçlarımın
bu yüzden belki göğü hissetmiyorum -
En son bir “şey”i çok sevmiş olmalıyım.
Yakamdan boğuyor beni tünel.
Sığamıyorum, “yer”im yok aranızda.
Kendimi sözünüzden azlediyorum.
Vahşileştim kendime.
Parmaklarımı ısırıyorum,
Yüzünüzün parmaklılıklarına çarparak
Dizlerimi yaralıyorum.
Yumrukluyorum içimin duvarlarını.
Duvarlar...
— aç kapıyı lütfen tanrım!
Çıkmalıyım bu “yer”den -
Belki de “gök”ten…
fatma sancak