17
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1881
Okunma

bacaklarım iki ayyaş arkadaştı
mayınlı yollarda gezerdi serseri ayaklarım
sahte kalpleri boş teneke gibi tekmeler
ardından tangırtısını dinlerdim.
has kızlar hamamının külhanıydım,
raconu yüreğimle keserdim aşk meydanında;
gün yüzü görmemiş küfürler çıkarken
şarap mahzeni ağzımdan
kör bıçaktı sözümün her hecesi,
hançer gibi tükürdüm namussuzun yüzüne,
çok dağıttım burjuva bülbülünün altın kafesini;
ama hiç bakmadım
kalbinde yiğidini taşıyan gönül sözlüsüne.
şimdi sevdiğime sürdüm sevdanın sürmesini
sırnaşmam başka gözlerin bebeğine,
dil dibeğine aktı yüreğim
ayrı lisan bilmem
gayrı dildaş değilim kimseyle;
yüreğim mavi menekşe
aklım deniz meltemi,
kendi elimle söktüm yaban güllerini
uslandı haşarı gönlüm,
etrafım sularla örülü
ay ışığından yapılı kapım.
anemon çiçeğine tapanlar
gelip görmeli gölümdeki nilüferimi.
gelip görmeli şu içimdeki mehtaplı geceyi,
sevgiden yaptığım kelepçeyi taşırken bileklerimde
nasıl da gurur duyduğumu
ve suyun yüzünü öperek nasıl doyduğumu herkes bilmeli;
ama dokunmayın
bulandırmayın berrak uykumu!
bu yürek emeğidir,
Ferhat’ın son isteği
Şirin’in tek dileğidir.
ister ölü ozanların aşklarından çalın
isterseniz Homeros’un destan dağarcığını dağıtın,
bozmayın benim kurduğum düşü:
sevdanın özü
Tanrı’nın gülüşüdür sevmek.
yoksa takarım dilime eski bir kelimeyi
lime lime ederim bütün geceyi.
5.0
100% (1)