0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
720
Okunma
Yıllar ve yıllandıkça yaşlanan ruhlar
Hepsini biriktirdim şu gözü şapaklarına inmiş kipriklerimde
Ağırlaştım
Boğazım bir tutsağa dönüştü
Konuşamadım
Ellerime bir kelepçe vuruldu sanki
Yerinden kıpırdatamadım
Çoktan uykusuz bedenim
Uzun uykuya gitmek istemez
Zorlansada nöbet tutar bu fani dünya da
Kançanağından demlice
Bu gereksiz koşturmanın
En arkasında!
Bir boşlukta satırlarada anlatırım
Kıtalar koşturup beni unutmazsa
Rüyalarımdaki tabirin yıllandıkça çıktığını
Yıllandıkça yaşlanan ruhları
Ne zaman kaldırım sesine ayağım takılsa
Canım ayaklarıma iner
Şükrederim
Arkamdan el sallayan biri olmasada
Tüm hırsızların saklandığı bu gece insanın kalbindekiler dökülüyor sokağa
Ruhlarımız buluşuyor belkide kuytu köşede
Bedenlerimize bakarken içleri acıya acıya
Sonbaharda bitiyor şimdi
Yağmurlar sarılar kahvelerde soluyor
Kış geldi kış
Zemheri yalnızlık geldi
Özlem ayı geldi
Kırağı tutmuş gönlüme bir çift ayak izi geldi
O da kendimdi
Bir dolunayım kaldı onunda baktığı
Başka bişeyim kalmadı benim
Hiç bir sabaha mutlu uyanamıyorum
Öyleyse ben hiç uyanmıyorum
Bazen öyle geceler geliyorki
Ben geceye karanlık örtüp uyutuyorum sanki
Zoruma gidiyor yaşım
Yaşlandıkça yaşarttığım ağıtlarım
Hayatımda zerre kadar olmayan insanlar için
Belkide bir daha o tabaktaki son kaşık
Arkamdan gelmez
Gelemez
Ben büyümüş olacağım.
5.0
100% (4)