3
Yorum
15
Beğeni
5,0
Puan
616
Okunma
çinilerle kaplansın o toprak duvarlar
ve viran çeşmenin yıkıntılarından geçeyim
minyatür ruhun yerleştiği köşegenlerden
sözü edilmeyen büyüklüğün otlarına dokunayım
aşkı sunmaya korkan ürkekliğin tedirgin kuşları tünedi gecenin dallarına
loş sular aktı, yaralı iki dudağın kanaviçelerinden
ağlayarak düştüler yaşamın kuşmarlarına
kesik kanatlarıyla yürüdüler
kırk kez vurdu avını, arındırma tutkusuyla görenler
göğümsün sen, molozlarla kaplı sonsuzluğunda oynarım
ayaklarıma batan mıhlar, teninin el değmeyen dikenleri
tanrıyı duyar ve izlerim sesin yankılarını
aşılmış zirvelerin arkacına vurur
cenneti ellerimle tutarım
suyun bulanığını beklerim sabırla
gözleri görsün diye yeniden
gözlerine bakanları
yarasındaki kirlilikten tanıdım
kırılan minyatürüne sinen usturayı biledim
sokuldu kuşlar geceye düştükçe ben
kesebildiğim kadar kestim dalları
reçineler kapladı evreni
payların iğnelerle dikilen yüreğini dinledim
uçurumlardan konuştuk şehvetle
ne yapmalı gecenin bitişine?
başlamak istemiyordu insanlar uyandığında
çeki düzenle
son bir yankı istedim
azalmasına tutunup bitebilmek için
5.0
100% (9)