Dünya silah endüstrisinin sınırsız denilebilecek servetlere sahip olan baronları için, dünya, savaştırılması gereken insanlarla dolu bir ortamdır. Dünya nüfusunun % 1’ini dahi oluşturamayan bu şeytanlar, insanlığın % 99’una kan kustururlar. Bunların nedeni ise, insanlığın, kendi yaşamsal dert ve sorunlarına karşı duyarsız, ilgisiz, umursamaz hale getirilmekte oluşudur maalesef.
Birbirlerinin dert ve sorunlarıyla ilgilenmeyen, el uzatmayan, dokunmayan insanlık ; bu nedenlerle kendi kaçınılmaz sonunu hazırlamakta olduğunun dahi farkında değil ne yazık...

/ Bu şiir, bütün dünyanın başının belası egemen emperyalizmin çıkarları doğrultusunda katledilen bütün canlara ithaftır... /
*

...
...
gülün solduğu mevsim şimdi
günler acıtırken battığı her noktadan
yarı ölüm gecede uyanır ruhlar
kan uykulardan
her kapıdan bir can
kuruyan yapraklara döner
savrulur bir yerlere
yeniden yeniden ...

kim nasıl alırdı üzerine bütün bu ahları
ve nedeni neydi
böylesine insan nesline ihanetlerin
sorguları bitmez ilahi alemde aslında da
farkında mıydı insan
kendi toplumunu birbirine düşmanlaştırırken
bilmem kaç parçaya ayrıştırırken
yoksul ve sıradan ve de neredeyse her coğrafyadan
ekmek kavgasında hep yenik düşmüş bahtsız insanları
birbirlerine kırdırırken
çıktığı bu yolda insanlıktan çıkmışlığının
farkında mıydı insan !


hangi kitap yazmıştı bunu
hangi hukuk kırmıştı o batasıca kalemini
can almaya karar verirken
veren de alan da Allah değil miydi her canı
böylesine yakışıksız mıydı
böylesine ucuz,
kolayca,
ruhsuzca,
hoyratça alınabilir miydi bir can !

asıl olan insanı yaşatmak idi
dağı
taşı
toprağı
kurdu kuşu sevebilmekti asıl olan
birleştirebilmekti elleri
her coğrafyadan çocukları gülümsetebilmekti
öksüz bırakmak değil
kıyılan canlara gerekçeler yaratmak değildi asıl olan
her canı yaşatabilmenin kavgasıydı
mertlik
yiğitlik bu idi aslında ...

alınan canların
toplanan ceset sayılarının çokluğuyla ölçülmezdi
kahramanlık başka bir erdemdi
her canı yaşatmayı başarabilmekti
zaten işte tam da bu nedenle
kolay değildi insan olmak !

başaramadık
çok üzgünüm …







Mert Yiğitcan
16 ekim 2019 / istanbul