4
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
962
Okunma
*sibel: Yerle gök arasında kalıp düşmeyen yağmur damlası...
Eylülü de geçtik
Yapraklar birazdan ayrılır dalından
Çıplak dalları sarar kuru bir ayaz
Kışa döner zaman
Bir çocuğun burkulmuş dudağından
Bir de en naif yanımızdan
Yontuldukça irileşir acılar
Şekli betimsiz duruşuyla
Kan revan içinde kalsak da
Bıkmadan soluklanışımız bundan
Her durduğumuz yer nişangâh
Kalbi mühürlü dilsizleri tutar vururlar alnının tam ortasından
İçimizden biri düşmeden önce
Yüreğine teyellenmiş
Bir şiir
Bulunduysa
Bil ki bu son öyküsüdür
Kanın kırmızısına bürünüp, ölümün moruna daldırsan da yüzünü
Avuçlarını sinene gömüp gözlerinle dövsen de göğü
Kapanmışsa geçmişe dair tüm hesapları
Kıpırtısız dudaklarında yakaladıysan o son anı
Ve özgürlük diye bellediğin bir avuç maviden
Ve hatta adının anıldığı tüm şehirlerden geçerken
Tek damla düşmez
Olur, hepsi *sibel
Usulca açılıp bakılsa
Kalbi paslı
Ama hala yüzünde gülüşü saklı
5.0
100% (7)