2
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
1325
Okunma

taşındın,
bildiğim tüm adreslerden
kayıp olmak,
eksik bir susma biçimi gibi
çekti içine soluğunu
yazılmamış tüm sözleri
tutar gibi aklında...
(...)
yoksun ya
yoksulum ya...
eşiğinde kapının
sana bakıyorum
harf harf
he-ce/he-ce
değersiz bir zerre
kadar ıslak
gölgeli sözlerin
dağılıyor
dağlanıyor
yüzümde ki
derin olmayan
kesiklerin var
ya gözlerin
gösterişsiz
bakışlardan uzak.
duvarlarla çevrili surların...
anı/msıyorum
kaldığım zamanları
bir bir
nefes almak için
zorlandığım
kokunu
ve okuduğum
şiirlerini
sahiplenmek adına
sorgusuz,
suya yazılmış
sözlerini...
sen, git (!)
iyimsimi koşarak git...
daha fazla geç
kalmadan git...
neyi unutuyorum
biliyor musun?
(mesela herkimsen)
bazen,
açılır bir pencere
caddeler
bir kaosu taşır,
şehir bir geceyi
ve sen,
en ücra köşesinde
odanın
sobelenmiş
bir çocuk gibisindir
masum...
kapıyı dilersen
anahtarla aç,
dilersen itekle kapıyı
yada kır...
üstüme alınmıyorum
artık
hiçbir şiddeti...
pek çok şey
konusunda
tartışabilirim
seninle
ve kendimle...
bir türlü ikna
olamadım mesela
"Sınıflı Toplum"
yasalarına
ve komün bir düzeni
sevemedim...
şimdi hani şu salise
kokusunu duyuyorum
bir gömleğin
tütü kokusunu
hazırlanırken
en bilindik günüme...
öleceğim evet
doğacağım yine...
sonsuz bir tekerrürden
ibaret
her şey,
herkes ve zaman...
sen git (!)
bir rezillik ki
sorma’dan git...
konuşmadan git...
ve bil ki sevgilim
olmayan sevgili;
sadece büyük bir
pencerenin
arkasına saklarmış
gibi gövdemi,
çözdüm sana,
çözüldüm
ceketimin düğmesini
gevşettim kravatımı,
ellerimi soktum
boşluğuna ceplerimin ki
seni izliyorum,
kanatlarını
ve uçmanı sonra...
(...)