19
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1853
Okunma

Bazen alırım eski fotoğrafları elime;
1966 okul yıllarımdan başlarım.
Bir lokmamızı paylaştığımız,
Bir tek sigarayı ortaklaşa içtiğimiz o günlere giderim.
Bu günlerimize bakar,
Hayıflanırım
Çevirdikçe albümün Sayfalarını
Davul zurna sesleri gelir kulağıma.
Halaylar çekilir.
Yakalarımıza paralar, altınlar takılır.
Hâkim yakalı bir görevli “ Siz evlendirdim” der
İmzalar atılır
Hastane koridorlarında beklerim.
Ağlayan bebek seslerini duyar sevinirim.
Yürüseler derim. Yürürler
Büyüseler derim. Büyürler
Okusalar derim. Okurlar
Bir gün anaları denileni aktarılır bana;
“Söyle babama gelene beni versin.”
“Söyle babama O nu bana alsın”
İstediklerine verilir. İstedikleri alınır.
Evrak önceden hazırlanmıştır.
Önüme getirilir verilmiş karar.
Çaresiz onaylanır.
Gün gelir;
Onlar da beklerler hastane koridorlarında.
Yürüse derler. Yürür.
Büyüse derler. Büyür.
Bayram olur. Seyran olur.
Sofralar kurulur.
Ekmek lazımdır sofraya.
“Hadi git al oğlum.”
“Hadi git al kızım.”
“Ben İnternette oyun oynuyorum.”
“Ben sevdiğimden mesaj bekliyorum.”
Sen ey Teknoloji.
Sen ey Medeniyet.
Sen ey Devir.
Ver sen bana,
Karasabanı, düveni.
Buğday yüklü gıcırdayan kağnımı.
Buysa insanlığa katkın
Olmaz ol sen…
Ölesiye özlüyorum.
O geçmişteki zamanı…
5.0
100% (22)