6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1163
Okunma
ADALET MANİFESTOSU
hak ve adalet duygusu, yıpranıyor;
giderek yok oluyor,
ta pandora dan başlıyor
hiç bir sayısal
ya da sözel anlatıma konu olamıyor ,
bir o kadar da us dışı oluyor;
anlatılamıyor
bu yok oluşun yaratacağı yıkım.
Yer yüzünde kalan adaletsizlikler
İçimde kalan büyük öfkeyi
başka türlü açıklayamıyor...
Adalet duygusunu tatmin etmiyor,
cinayetler yeniden yeniden işleniyor,
Varsıl ve yoksul aynı kefeye konuyor.
Themis , insanlığa
sorumluluğu,
bilge kişiliği,
kitapları,
erdemi,
erdemin çiçek açan tohumlarını,
akıllı öfkesini
ve ince hüznüyle
o muhteşem gülüşünü,
dolu dolu kahkahalarını bırakıp gitti.
Umutsuzluğa,
boş vermişliğe,
çaresizliğe
teslim olmamamızı ,
haksızlığın linci karşısında
susmamamızı...
hesap sormamızı,
sonuna dek hesap sormamızı isterdi...
dünyanın bütün insanları için,
adalet duygusu ve sorumluluğu için ,
gerekirse sağlığımızı yitirmemizi;
Mutlu ve güçlü yarınlarımız çocuklara,
insanlık için güneşten ışık yontanlara,
bize düşler sunan ay ışıklarımıza,
ekilmiş toprak kadar gerçek bir gelecek bırakmamızı;
ve en önemlisi:
özgür ve eşit gelecekte
o sonsuz düşü:
ADALETİ bırakmamızı isterdi.
Biz ölümlü insanlarız;
Adalet içinde,
özgür ve eşit yaşamayı bu yüzden isteriz.
En güzel çiçek adalet çiçeğidir der
baharı da bu yüzden severiz.
İşte bahar da bu yüzden isyankardır.
Yozluk, yolsuzluk ve vurdumduymazlıkla
kuşatılsak da,
kolaycılık ve çıkarcılıkla
zehirlensek de,
bilgisizlik ve kültürsüzlük
yaşamımıza egemen olmaya çalışsa da,
parçalanıp kopsak da insanlığımızdan,
yerine getirilmeyen adalet duygusuyla
sürüklenip
yeniden yeniden ölsek de,
yalnızlığımız her geçen gün büyüse de,
bizi destansı bir kahraman
ya da efsanevi bir yiğit saymasalar da,
sürekli yenilgiye uğrasak,
dışlansak,
anlaşılmasak;
anlaşılırsak da alay edilsek de,
kazandığımız zaferlerden sonra bile
buruk ya da acı anılarla hatırlansak da,
yaşatmalı ve çoğaltmalıyız,
o sonsuz düşü,
çocuklarımıza bırakmak istediğimiz
mavi ve kırmızı ,
aydınlık düşü:
adaleti...
İşte o zaman,kalplerimiz
tüy kadar hafif çıkacaktır
adalet kantarında.
Ve o zaman
hak kazanacağız,
ölümsüz yaşamaya.
bunun için gerekirse
adaleti gerçeğe dönüştürüp,
tüm gerçekleri imgelerle açıklayıp,
İmgeye dönüşmüş gerçekliği
kimsenin yasaklayamayacağını anlatacağız,
İzin vermeyeceğiz
imgelerimizin yasaklanmasına.
Gerçekliğin ve yaratıcı imgelemin
ortak ürünü saydığımız adalet
siz onu kapıdan kovsanız da
girecek bacadan
size kendini dayatarak…
işte o zaman da adaletin gücü
kimilerini
ürküten ve panikleten özelliğiyle
ilk kez çıkacak insanlığın karşısına.
Böylece
damlaya damlaya mermer delinecek,
delinen mermerin ortasında açılan
kocaman pencereden,
bugüne kadar sisli aynalar arkasında saklanan
yüzler de görünecektir
en çirkin haliyle,
O zaman
Hukukun içine sinecek,
Demokrasinin içine sinecek,
İnsanlığın içine sinecek,
YAŞAMAK.
günah ve şeytanın yükünü taşımayacak,
tüy kadar hafif olacak yürekler...