4
Yorum
39
Beğeni
5,0
Puan
1232
Okunma
duydun mu olric
bir tehlike oluştuğunda
canım sıkılıyor ve sinirliyim
buralar arpalık kokuyor
italik ve lanet okuyorum
hasat sona erdi
gidelim artık
koparıp bir geceyi
sonsuza
ve boşluğa
ölüm nedir ki olric
iç odaların ıssızlığında
ölü doğmuştuk, yüz kez sırt çevirip bir bakmaksızın
ay tutulmuş
ay öyle tutulmuş ki
kedilerin ağzı süt kokuyor
sokak ağzında istif edilmiş küflü ekmek
ve
zaman ayıbını bin kez örtmüyor
biz çıplak kalıyoruz
ölümün göğsünde ne güzel uyunur şimdi
bir istek
yağmur sıtmalı yağsın
benim ellerim ölü doğursun hep
herkes kör bucak
dar başlıklı zamanlar
atalım kendimizi bir yere olric
kırık kirişlerden ışık da sızmıyor
geniş koyu lekeler ve dalgalı aynalık
bir çekirge bulutu yaklaşıyor ki
gün kararacak çizik bir ufkun sonuna doğru
gürültüyü bırak
aynaları kır
ağzımız ceset dolu
felçli bir dekoltenin kenarından alıp bir sabahı
vuracağız yol ayrımlarına
o yer belalı olric
o yer suyunu çekmiş bataklık
şu odada inledim olric
kanımı temizledim lahite doğru
gürültülüydü
sokak köpekleri havlıyordu kafamın içinde
yağlı
titrek
bir renk atmıştım tabloya
bugün pazar
esmer serçe kuşu
bugün pazardı bir kıyı sessizliğinde
çürük tahtadan atlar yaptım
uçalım olric
üzerine çöktüğümüz her neyse
neyse
bu pazar
5.0
100% (24)