9
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
1176
Okunma

İyi öyleyse gök soyunsun.
yer yarılsın
Kıtalar birbirine kaysın
Senede üç santim galiba bu.
Ellerim uslu durmuyor
Pasifikte bir şeyler kurcalıyor
Tayvan dolaylarında
Nereden geliyor bu özgüven efendi diye bağırıyor Şinzō Abe
Açarlar gırtlağında bir yara
Şimdi sayın Japon başbakanı
bu yara Mariana çukuru gibi derin oldu olacak.
Bak diyorum
Önlem alınsın
kapatılsın kafatasım toplama kamplarına
Guantanamo
Sibirya
Birim 731
Birini seçmem gerekiyorsa
Günde 731 kere
Yürüsün üstüme Japon güzeller
samurai heart
Kelime ile raks ederken gecede
ağzımda kan tadı.
Dişim yine başıma vuruyor
hazmetmesi zor geliyor yuvarlak isim tamlamalarını.
Pejmürde zorunluluk ne kadar az o kadar iyi
Ellerim yatağa düşüyor,
bunun üzerine
kenevir ekiyorum göğsümün çizgilerine
Aslında düşüş o düşüş
Elli yedi ekran tüplü televizyonun kafasına vurdukça
Sinyal alması gibi
Çekmiyor Muhittin abi çekmiyor
buradan elleri çekmiyor
yanla biraz.
Yeteri kadar yanladıysan doğrul biraz
Sürreal bir aşk bu
kolumda sigara yanığı
Tebriz’in en güzel kadını Füruğ’un gülüşü ağzının ortası
Daha nasıl söylenmesin suyun ayak sesleri.
önünde saygıyla eğiliyorum Sepehri
Ferhunde’yi taşlamak için
Tükürükleri birbirine karışan
gözlerde boğuluyor bakış açım
Dişler kamaşıp ıslık çalıyor diller
Coğrafyanın âmân kavramı yok
Zaten insan çiğ süt emmeye meyilli
bana neyse..
Mekanik seviyesizliğin rengi sarı
Kör baykuş gibiyim
Sadık Hidayeti anıyorum huzursuzca
Petrol kuyuları eşiliyor midemin ortasında
kelebekleri bekçi koydular kuyu başlarına
Çak bir kibrit
yansın kelekler
ne işleri var
Ortadoğu’da yada midemin ortasında.
En vazgeçilmez yeminlerden döndü döneli
Göktan
Yemin falan da etmiyorum
Her şeyin birbirinden uzaklaştığı saatlerde
ebeme anlamlı şeyler fısıldıyorum
anlam kazanıyor
Dünyanın geoit şekli
ayın sürekli bizden uzaklaştığı gerçeği
Dinozorların meteorlara kafa atması
Etnanın patlaması.
Ben
Bir şeyler için
çabalamayı çok seviyordum aslında
Sırf onun karşısında elim ayağıma birbirine dolaştığı
için
Değerlenecekti buralar zamanla
Kat karşılığı ellerimi verip saçlarını alacaktım.
Türküde dediği gibi
Mavi sana
Mor bana
Yol kim isterse ona.
Ve hiçbir günaydın senin gülüşün gibi kokmaya da bilir aslında.
Kuş değilim ki kanadım dağa değse
dağın haberi olsa
Evler çatılara dökülse
kiremitler kırılsa, çatımız damlasa.
Olmadı galiba
artık daha iyi anlıyorum
Pavese’nin sabahı da kaplayan acısını
Yesenin’in yeni bir şey olmayan yaşamak telaşını...
5.0
100% (14)