Sabah
Hep aynı sabah
Yine de elleri süt kokan çocuklar
Koşuşturuyor lağım kokulu su kenarlarında.
Ah elbette aynı sabah
ne bekliyorsam

Biri demişti insanların ormanları var
Doğru
Birbirinin
silüetine karışmış
kurtların
ve
çakalların
Namussuz pusuları birbirini kovalarken
binlerce kılıksız kelebeğin kanat çırptığı ormanlar.

Ben bilmemciligini
hor görün bu şehrin sakinlerinin
Kurşun dökün saklı bahçelerine.
Zülfünün
Değdiği sokaklarına ayak basmayın
Grejuva
Veba
Tifo
Hıv
İspanyol gribi kimilerinin elleri

Anlamlı ve ölümcül
gerçekler
histerik aşk iniltilerinin doğum sancıları
kadar etmiyor.


Tükürükle
karışmış
kan
ter
ve
meni
dün yatağının çarşaflarında bedenine bulaşıyor.



Dilimde tadı toprağın
suyun içinde sarhoş
ölmek ve yaşamak arasında
Kamplumbağa olmak isteyen bendim


Tavşanlar üç adım ileri
Pamuk prensesin bir otuzluk yedi cücesi
kristal tabutta
elması
prensi
üvey annesi
Bunun adı orgy


Şimdi kuşların göç etmediği yerlerine dahi selam ediyorum
Bir salyangoza içimi döküyorum.
Kutsal mabetlerde hükümet eliyle verilen
fetvalar gibisin sen.
Tanrı önce partiyi yarattı
gerisi
teferruat.

Ve senli alfabem bunca kelimenin arasında üç beş lakırdıya sığıyorsa eğer
onun da köküne kibrit suyu.