17
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
1357
Okunma

Zamanın yaftaladığı bir Tanrı gibi kimsesizliğim ve sebebini bilmediğim bir anı’dan sarkan an sarkıtları, dünü öven ve hayatı öğütleyen belki de bir övünç misali kapıldığımız seller.
Durağan olmasını dilediğim bir düş ertesi ve minnetle adını andıklarım şimdi’si kayıp bir çocuğun gelecekten yana da derdi yok iken tıpkı hiç’liğin süet dokusu, o askıntı olan hüzünden alacaklı magma.
Tırmandığın lenduha düş, Leyla…
İçimdeki közün kimsesizliğinin taşikardi çığlığı
Depreşen rüyaların tufandaki kalabalığı
İris’i olmayan devasa bir göz bebeğinde
Şiir bakışlarında şehrin,
Miadı dolan bir aşkın kuruyan ırmağı
Bir de çatallı sesinde özlemin,
Firar eden yanılgılar.
Dört duvar sessizlik içimin halesinde
Pişkin yanıtlar
Oysaki sormadığım soruların tuzağına düşüp de
Yaftalandığım kadar
Benim nutkumun tutukluluğu
Sevecen bir nidayı da armağan ettiğim yeryüzü.
Şafağı attı yetim dizelerin;
Diz dize yalnızlığın idamı
İçimde pimi çekilen kelimelerin.
Sanrıları uyuttum da geldim
Sakıncaları dipsizliğin intiba ettiği bir düzlemde
Sevgiyi saldım da enginlere
Varlığın tasasında yasaklı bir şarkı gibi
Çağladım da geldim.
Önce sevdim sonra unuttum, diyebilmenin meali
İken içine düştüğüm mevsimin sol yakasında
Solan gül’üm kadar içmeye doyamadığım
Bir şarkının bam teli içimde biriktirdiklerim.
Uydusuyum yıldızların ve aşkın…
Şekli şemail olmayan belirsizliğin de ümmeti iken
Devrilesi notalar aslından ayrı düşmüş bir yansıma babında
Söylemekten usanmadığım nakaratlar.
Şarkının hüsranına doğduğum;
Sancını aymazlığında yoğrulduğum
Belki de kırık bir güftenin efkârıyım
Doyumsuz ruhunda matemin
Kim bilir ne çok önyargıyı bahşetti evren ahvaline?
Soy kırım esas; nefrete biat
Sarkıcı kayıp zaman
Aşkın donuk yüzünde biteviye özlem.
Şiar edindiğim ne çok vasıf
Afakın dibine vurduğum bir kör vakit
Şimdi mevzu bahis ise hürriyet
Bırakın iplerimi de salın beni enginlere
Bir gün dönümünde hani olur da
İçre dönük yüzünde zimmetli olduğum evrenin
Koyu bir bulutuna rast gelirim de
İçerim şehadet şerbetini
Zanların alıp yürüdüğü
Aşkın dahi yüzü suyu hürmetine
Yarından da yok iken ümit
Zıpkın yemiş şu bülbüle mi özenmeli bir şiir vakti?
Azametin dik alası olup biten;
Şanlı geçmişin tayini belki de şimdiden
Tehir ettiğim neşeyi banarken rahmete
Dokunaklı bir mavi’nin teninde
Sanrıların dibinde
Göğe konuşlu bir hikmetle
Rabbimi özlediğim her ezan vakti
Aşkın İlahi çağrısı
Ne zamanki hayata kocaman bir es versem
Durup düşündüğüm onca vakit
Sancılı yüreğim atarken şevk ile
Kavuşulmazlığın yanık dilinde.
5.0
100% (18)