Hele gardaş ne var ne yok orada
Dağlarda kar duruyor mu yaz bana
Çok özledim zaman geçmez burada
Gara gözlüm soruyor mu yaz bana

Kulaksızın gurbette mi gardaşı
Yıkıldı mı evlerinin o taşı
Şükran ninen döküyor mu göz yaşı
Oğlu Mahir arıyor mu yaz bana

Memed Ali çıkarır mı marazı
Erişti mi Anam gilin kirazı
Saliha’nın topallayan horozu
Geceleri ürüyor mu yaz bana

Seher ninen gidecek mi umreye
Torununu verecek mi Emre’ye
Yanık mıdır Osman hala Cemre ye
Sevdasından eriyor mu yaz bana

Açıldı mı Boztepe’nin gülleri
Ne durumda Selvi kızın hâlleri
Çok tatlıydı bebesinin dilleri
Saçlarını örüyor mu yaz bana

Kocaya mı kaçtı, Dibegin Nisa
Bitirdi mi evi hacının İsa
Saçları dökülmüş şarapçı Musa
Kel başını tarıyor mu yaz bana

Geçer Mayıs gelir Haziran ayı
Gözümde tütüyor, semaver çayı
Tek başına kalmış Süleyman dayı
Bu yıl çifti sürüyor mu yaz bana

Yine çok mu derelerin sineği
Duruyor mu Naciye’nin inegi
Kayboldu mu alnındaki benegi
Buzağısı yürüyor mu yaz bana

Celal dayın bıraktı mı kumarı
Yamuk örmüş Kel Ayşe’nin duvarı
Sabri dayım güdüyor mu davarı
Gözün önü görüyor mu yaz bana

Sefer abi bıkmadı mı haramdan
Ayırdı mı evi oğlu Kerem’den
Ahmet emmi kurtuldu mu veremden
Bu dert onu yoruyor mu yaz bana

Kahveye dün akşam, Kör Cevat dalmış
Korkudan Nurullah bayılıp kalmış
Cemşit dedem biraz, kilo mu almış
Yedikkeri yarıyor mu yaz bana

Birfâni’yem gurbet dipsiz bir kuyu
Garusbudum yayladaki uykuyu
Garip anam dinleyipte türküyü
Sinesine vuruyor mu yaz bana

Birfâni
İlhan AYDIN