9
Yorum
24
Beğeni
5,0
Puan
1504
Okunma

Bir tabur alayı gök kurşunu
İçimi ıskalayan şafak ve aşk
Elbette desturum
Yüzümü her çevirdiğimde göz göze geldiğim
Mavi yelpaze içimdeki telaşlı çocuğun yorgunluğunu
Dindiren bir fasıl
Aşkın da ikamesi örtülü yeryüzünde
Tufan öncesi sessizlik
Bindiğimiz Nuh’un gemisinde ıslak bir zemin.
Kalburüstü yankısı doğanın
Evrilen hece hece
Her makûs sözcüğü
Sonlandırmadan tahliye ettiği her bir evrede
Kopçası kopuk bulutların parmak arası yalnızlığı
Defteri kebirin de asaleti
Yüz sürdüğüm gök kuşağı:
Bir sunum,
Bir vesvese
Sevgilin yüreğinden kopan o vaveyla
Karakaşına kara gözüne mi müptela?
Başsavcı yine iklimin ta kendisi
Törelere kurban verdiğimiz her ihale
Baştan sona kundaklanan yürek ve gözyaşı
Tırmalayan içimi bunca hiciv; bunca hece
Derbeder göğün manifestosu
Yılgın bulutlar:
Arşı alaya çıkan umut balyaları
Ve de hüzün iki elim yakasında iblisin.
Kör cahil tüm yorgun ve müptela hengâme:
Beylik cümleleri ördüm ve öldürdüm tek vücut
Olduğum kalemin kırgın sesi
Nafile mi bunca yangın?
Nankör mü yoksa bunca insan?
Şart koştuğum asla da yok bir tek yönerge:
Sevgiden yana dolu yüreğin
Işıldayan gökyüzüne fırlattığı o çapkın bakış.
Dolduruşa gelen hangi münafıksa
Uzağında durduğum biteviye
Sığındığım, sınandığım günbegün
Ölüm mü yoksa özrü şehrin ve iblisin?
Hanın o iki kapısı ve debdebeli yürek
Aşkın arşı alaya çıkan feryadına müptela
İri bir düş kundaklanmadan gecenin de hicvi
Tek tanık.
Sanrıların kokuşmuş yüzünde
Basireti b/ağlanmış maziden ta derine
Kim için ve neyden ibaretse
Koşulsuz sevmenin ilacı elbette telaffuzu yüreğin
Sancılı doğumunda günün
Huzura dönük yüzünde
Ölümü hicveden gayri meşru bir rivayet
Dizginlerini çekmeyi düşünmediğim
Hayatın arka bahçesinde uyumazdan önce…
5.0
100% (16)