Bu sana yazdığım dördüncü mektup
Köy deresi akıyor mu de hele
Davut dayı yine öyle somurtup
Oturup ta bakıyor mu de hele

Döndü ninem kuzu sanmış kirpiyi
Çuval çuval toplar çalı çırpıyı
Osman dedem ambarda ki darıyı
Boz tarlaya ekiyor mu de hele

Geçti Şubat geldi bahar ayları
Büyüdü mü Selami’nin tayları
Yeşillenir şimdi dere boyları
Bülbülleri şakıyor mu de hele

Rüyalarda gördüm Elif ebeyi
Yalın ayak aşıyordu tepeyi
Zeliha’ya yolladığım küpeyi
Kulağına takıyor mu de hele

Türkan ablam kesiyor mu erişte
Ayağa kalktı mı Hurşit enişte
Sabahları aç karnına peş peşe
Sigarayı yakıyor mu de hele

Hacce eci sırıyor mu döşşeği
Gamsız dayım dövüyor mu eşşeği
Tahsin emmi bek severdi keşkeği
Yahnisini döküyor mu de hele

Çayırların biçtiler mi otunu
Kazım yine yaylada mı oturu
Satmadı mı yetmiş beşlik motoru
Yokuşları çıkıyor mu de hele

Yayla nasıl tarla nasıl kır nasıl
Eridi mi dağlarında kar nasıl
Bir haber et ela gözlü yâr nasıl
Hasretimi çekiyor mu de hele

Çarpık Şakir ünlü olmuş keliylen
Kendi kazmış kuyusunu eliylen
Kör Sezai o sivrice diliylen
Yılan gibi sokuyor mu de hele

İrahmetlik olmuş hemi Keramet
Şık giyerdi onda idi zerafet
Ayda bir kez banyo yapan Şerafet
Üleş gibi kokuyor mu de hele

Bakkal Hüso çocukları kazıklar
Halil emmi köstüleri tuzaklar
Arife’ye gönderdiğim kazaklar
Boğazını sıkıyor mu de hele

Selam söyle sende benden abine
İndirir mi üç kuruşu cebine
Bostandaki fasulyenin dibine
Çalısını dikiyor mu de hele

Yağmur gibi gözlerinden dökenler
Yüreğine her gün özlem ekenler
Benim gibi köy hasreti çekenler
Bu mektubu okuyor mu de hele

Birfâni’yem burda içim sızılar
Erişti mi lahanalar pazılar
Al kınalı koyun ile kuzular
Ceylan gibi sekiyor mu de hele

Birfâni
İlhan AYDIN