( Gül benim olsun dedim; baharlar sizin.
Kokunu aradım;
kokun kaybolmuş teninde bir menekşenin )

1

Serçe kanadı giyindim bir sabah.
Avuçlarıma karakışlar bıraktılar,
solgun bir ikindinin gölgesine sığındım.
Yanımda hüzünkovan kuşları .
Bir çoban kavalında yitirdim yanık masallarımı.
Ellerimden tuttu çıplak bir dal.
Bir güz daha öldü içimde,
asi bir rüzgar aldattı uçurtmalarımı.

2

Çığlık çığlığa uyandım karanlık bir seherin avurtlarında .
Ovaya yıkıldı bir kanardağ.
Aşklar büyüdü kırık ayaklı bir beşikte.
Camların buğusına sığındım ,
tozunu aldım bir sonbaharın.

/Kırdım işe yaramayan serçe parmağımı,
işaret parmağımla dokundum
kanayan bir güvercinin yaralarına./

3

Sahi..
Bir yeşili öldürdün mü hiç ?
Bir pembe bıraktın mı usulca sevgilinin yanağına;
Sen hiç
vuruldun mu bir gece vakti
sarı bir ayın şavkıyla?


İntihar etti bütün yapraklarım turuncu bir mevsimde
Bir gökkuşağı döküldü sonra.
Kan revan içinde kaldı bütün yağmurlar.
Şimdi çürük bir siyahla boyuyorum bütün hüzünlerimi.

( ’O’ benim olsun dedim; dünyalar sizin.
Gözlerini aradım..
kaybolmuş mavisinde tüm denizlerin.)

4

Anlat bana derviş.
Aç heybeni,
Dökülsün ne varsa.
Her günbatımında neden başlar sancılarım?
Rüyalarım nereye çarpar böyle?
Neden paramparça aynada bakışlarım?
Tepemde bu kadar yıldız varken;
neden her gece yerden yere vurur beni
yalnızlıklarım?

Diz(e)lerimde uyudu bir şiir,
Binlerce gül açtı annemin nasırlarında.
Bir seher yeli uçurdu beyaz tülbendini.
Annem ki-
Saçlarıyla süpürür kirli bir gökyüzünü.
Ve giderken
Avlumda unutur her mevsim gülüşlerini.

5

Binlerce oruç kırıldı dudaklarımda.
Takvim yapraklarından döküldüm
Sessiz bir dua çiviledim duvarlarıma.

Bu gece resmini indirdim.
Bir uçurumdan bıraktım bakışlarını.
Solgun bir tütün yaprağı çiğneyip,
bir çay ısmarlıyorum şimdi
en üşüyen tarafına.
Şimdilik sadece kırık bir hoşçakal bırakabiliyorum sana.

Hoşçakal
mavisini yitirmiş sevgili.
Saksımda susamış, buruşuk reyhan...
hoşçakal.


.....................................................................


Aldanmış sevdalarım,
Yıllanmış şaraplarım,
Aşınmış yollarım, paslanmış demir raylarım.

GELİN.

Balkonumda üşüyen kuşlarım
Alnımda tutuşan karakışlarım,
Güneşi içen sabahlarım.

KURTARIN

Dudaklarımda çatlayan şarkılarım,
Yeşilimi çalan baharlarım,
İçimi deşen mısralarım.
Şimdi de siz
kurtarın BENİ.

Eseriniz isem;
Gelin,
Kurtarın beni.

.
.

bkrçkmk/birvurgunbusevda