13
Yorum
22
Beğeni
5,0
Puan
1515
Okunma

Naz’ımın güftesinde kor’dan bir resim
Diliyorum
Yine içimin alfabesine ağıtlar yaktığım,
Ağırdan aldığım hayatın serzenişine
Bel bağlıyorum her akşamüstü.
Israrcı yargılar, beynamaz takıların da
Peşine takıldığı sırdaş bir iklim gibi gözyaşı.
Efkârın dibine vuruyorum en dibine
Elem tahtasında iri puntolu bir başlık:
Kimi aşk diyor kimi yanık bir mektup:
Vaaz veren cümleler mademki
Yüreğin sırdaşı…
İkileme düşüyor mevsim;
Öznesiz bir rüzgârın çatık kaşı:
Ah’lar giyiyor yürek
Bazen batıl bir edim
Bazen dolaylarında gezindiğim tümleç:
Varsa yoksa dolaysız olmalı her biri
Bir de kenetlendiğim sayısız imleç.
Ruhunu yolluyorum aşkın da seyrüseferinde
İlham doğuruyorum kendimce.
Naşımda ne koku ne koyu bir renk
Ne de olsa annem pamuklara sardı beni
Bir de beti benzi atan mektuplar iliştirdi yakama:
Hani olur da düşerim gözden…
Közden düştüm ben mısra mısra
Özümle bir iken sözüm
Gözlerimden akmadı da hiçbir ışık
Ne de feri söndü ömrün
Ne de lakayt bir trafik ışığı:
İlla ki sarı benizli her biri;
Mütemadiyen beklemeye aldığım mutluluğu
Damıtan aksanında bulutların
Yorgunluğun da dik alası
Hoş bir nazire aslında beylik bir hüzünle
Yola çıkıp…
Çıkmadım yoldan oysa
Yoldan yola geçtim efkârın kanatlarında
Densiz bir hüznü milat bildim
Miadı dolmuş bir öncesinin de yakasına
Nazar boncuğu iliştirdim:
Nazımla niyazımla yaşamaya geldim bu dünyaya
Üstelik emanet canım Mevla’mdan:
Aşkın bam teline ısrarla basmam
Sadece hakkaniyet niyetine.
Uyruğumu kaybettiğim
Dünya denen ırkın beyanı işte sevdikçe
Çatlayan sabır taşım
Ama endamı pek bir göze hoş
Erbabı yüreğin zaten en baştan.
Kuyusunda göğün yıldızlar sarkmış
Aşkın boynundan süzülmüş dualar
Yaratan aşkına,
Ben yaşamaya geldim bu cihana
Sevmeye düşkün kıblemde
Yanıp sönen pek bir hevesle.
Sözcüklerin bir hurafe olduğu yanılgısı…
Aklın arka beyitlerinde tedirgin bir günce:
İçimi hoş belki mayhoş bir ruha duyulası özlem.
Kibirli bir deyimde ayyuka çıkan
Kıtaların tozunu attıran hayli müstesna bir önsezi…
Sıraların sıra dışılığında
Kifayetsiz bir edimle telaşa düştüğüm
Kayıp giden yıldızın tozuna bandığım ön yargı
İçimin dehlizlerinde
Mütereddit bir tonlama ile
Ayak ayaküstüne atan ünlemin şaşkın mizacı:
Ötelemekte meşhur insanoğlu
Bir de izafi yargılar
Sözcüklerin giyindiği hüzün ve yalın bir neşe
Aşkın aksıran sesinde kör kütük heceler.
Satır bazlı bir özlemde
Yazmaya niyetlenen yüreğin her saniyesi
Asra denk düşen meftun bir yalnızlık:
Sol demeyi özleyen benlikler
Solu ile yatıp kalkan
Aciz bir tüneyiş
Kanaryanın dilinde vatan özlemi.
İmgeler de tedirgin
Ruhun ifşası her şiir
Özendiğim mutluluğun her katresi değmez mi hecelere?
Öykündüğüm o tınıda
Radyanı olmayan bir boşluk
Dolduruşa gelmiş imgeler
Bazen somurtuk
Bazen mutluluğun devşirmesi
Kayıt dışı bir sitem
Buyrukların her biri kararken dünü
Yanılgı sırtlanıp da kazan kaldıran
Bir atasözünde,
Ufaktan bir kinaye
Oysaki her şey gayet güzel ve yolundaydı.
Demeye ne gerek?
Ne gam, atmasak tek yürek?
Ederin ya da etmezin yenilgisi
Ayrı düştüğümüz
Savrulduğumuz göğün ara katlarında
Melekler kadar masum kalabilseydik keşke.
5.0
100% (16)