0
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1162
Okunma

sonuç değişmedi
her kapının ardın da
gene dehşet dolu bir bozguncu
gene yüzü maskeli bir hırsız
ve yine ezilen ben gibi bir ben
ne zaman bir kapı açıldı desem
çok şükür deyip yönelsem
bir irkilti
bir titreme
bir korku
ve bir de endişe
kat kat katlanıp
iliklerimin en ucra yerine ulaşıveriyor
sanki gecenin hıçkırık gürültüsü
sanki sabahın kahkaha lanetleri gibi
her nefessiz kalışımda
her boyun ağrısında
kendimi bırakıveriyorum
yatağın terli voltasına
evsiz, sokaksız ve çukursuz
ne idüğü belirsiz bir yamalı örtü
sadece çığırtkanlığıma örtmekle yetiniyorum onu...
ne lanet işe kalkıştım ben de bilmiyorum
her kapı açıldığın da
işte işte işte ve yine işte
deyip koşuyorum
belki aradığımı bulup sarılırım ümidiyle
ne yazık bana ki
hep duruşun dan çok gürültüsüne kapılıp
hayatıma bir aforoz çıkartmakla yetiniyorum
umutlanıp her defasın da
kendimi kandırmayı neden bu kadar başardığımı bilmiyorum
hasret kurak bir arazi ben de
cemaatle yağmur duasına çıkan
abdestsiz biri oldum sanırsam
bütün belalar beni buluyor
bir umut bağladık işte yağmura
belki üzerimize rahmet yağar da
bizde temize çıkarız
açılan kapılar zindan olmak yerine
için de mutlu aile tablosu haline gelir
bir ben
ve bir ben dediğim biri daha var ki
o da benim gönül mabedim
başka da bir suret olmasın
hayal kurmak ne güzel.
aklansaydı keşke kalbim
her defasın da
aynı taşa takılıp düşmekten yoruldum
dahası düştükten sonra kaldıranın olmamasın da
işte meselede burada ya
taşa takılıp düşmekte değil
taşa kalıp düştükten sonrası...
ne diyeceğimi bilmiyorum
aziz bir hayat
içinde yaşayan boş oyuklar
ve bir ben deyip yaşamakla yetinen
kocaman bir ağustos böceği ordusu işte.
onlarla yaşamaya mecbur kaldık... :( :( :(
#Peryasız
5.0
100% (2)