11
Yorum
35
Beğeni
0,0
Puan
1299
Okunma
sanki bir fırtına teğet geçmiş nefesimi
zihnimin çıkmazındaki tüm cümleler bağbozumu
garip bir şekilde
içime içime kaçan gözlerimi alamıyorum kendimden
kirpiklerimin üstünde
nevrotik yalnızlıklardan kalma sancılı bir bekleyiş var gibi
göğsüm kışa dönmüş yönünü
yüz çukurlarım
ayın şavkından azâde
....
çoğu zaman tüm ko(r)kuları söküyorum üstümden
derin bir nefes alıp
cennet emsali kokunu çekiyorum genzime
ve uzun uzun
hatları silinmeye yüz tutmuş çehreni seyrediyorum
ellerini elime düğümlüyorum hatta
büyümek zorunda kaldığım silik çocukluğumla
...
gözlerinin kahve koyuluğunda unuttum kendimi anne
hep üstü başı yırtık bebekleri sevdi ellerim senden sonra
hiç ölmeyen anneler diktim onlara
kocaman şefkatiyle sarsın diye bedenlerini
sevgi sığınağı kollar teğelledim saçlarımla
parmak uçlarım üşüdü sonra sensizliğimle
yastığıma göz pınarlarım sağılırken
avuçlarımda
gelmen için yalvaran duaların ağırlığı birikti
yine de
akıl sağanaklarımda yıkamaya çalıştım senli düşlerimi
iç yanıklarım büyüdükçe daha da küçüldüm kalbimde anne
sevimsiz çığlıklara boyun eğdi bazen
sana tutunuş öykülerim
-affet beni
....
ayakların deli mavi sonsuzluğa koşmalı şimdi senin
ilkbahar ertesi gökyüzünde
belki de
yeniden özgürlüğe süzülürüz seninle
yavru bir serçenin kanat çırpışındaki seste
....
kuzeyinkızı