4
Yorum
20
Beğeni
5,0
Puan
776
Okunma
O kadar çoktu ki
Masa üstü ışığın gölgesiyle yüzümü çizerdi karanlığına...
Gelirdi ve giderdi renklerin hasıyla
Bir sayfanın ayakucuna zaman
Rüzgarın gözlerimi süzdüğü yere gece sevinirdi
Bir şey vardı orada
Sıradan serüvenlerin kök salmadığı fırçalarla
Yüzüme Mayıs gibi dokunan
O gün ki gibi hiç ölmezdi ayaklarım
Uzaklarına..
Ruha şifa sözlerin imbiğinde heybetli deniz
Ayakları dışarıda kalan gemiler sürüklüyor
Kendime kalan yamaçların bulutlarını süpürürken vakit
Açık pencereden iklimler sinerdi tenime
Gelirdi yağmurlar
Işığım gülerdi illede seni
Ki,yaşamak başka neydi
Sen orada
Son damla gözyaşımdan göğsüme inen sevda
Yıldızları bölüşürdük
Gül açası sözlere kuş yapardık
Aldırmaksızın uzakta kalan şeylere
Yakınımız olurduk
Koşardık gökyüzü
Kadar..
Buğulu camların aynasında rüyalar
Parmak uçlarında emeklemeyi öğrenirken
Umut kahve saçlarımı tarardı ki -sorma-
Sahi gün kısalırdı ne çabuk
Nefesim duman olur uçardı yanına
O kadar çoktu ki
Merdivenleri çıkıp ayışığı uzattiğım
Birşey vardı
Şimdi sustu bahar çığlıklarını kırarak
5.0
100% (11)