3
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
894
Okunma
Içimin hemhal’ına zuhur eden kuşlar
Göğsümde öyle hal ki,
Dilimin pelesenk duvarına dağlaşıp gök ağlatıyorlar
Sus toplayan semanın zerkinde uyuyor pencereler
Saklanan yıldızlara ölüm demeyin
Işığının zar’ında mana öyle söhrab ki
Akşam doluyor gözlerime..renginde
Şems’i sular demlerken ufku
Sekinet içinde seyrediyorum
Bu ahval yalnızlığı..
Ben duymam kendimi ruhumun cihetinde
Mısralarımın dizlerindeki sılayı duymam ben
Harfler sığınırken mürekkebime
Mevsimler anlatsın beni
Yahut bir buğday başağı..
Görmediğim cennetin çiçekleri küskün mü beni bilmem
Yahut içime oturup ağlayan çocuk
Salkımını tutar mı aklımın
Ahh şu varlık
Derk-i deryada gül ile yara arasına sarmalanan
Ki,üflesem nefesimi suya
Su uçar mı
Şaha kalkar mı yeleli atlar.
Büyüyemiyorsam
Hala küçük bir kız gibi ip atlıyorsam
Ahh
Bu karanlığın mihrabında
Gözlerim hala ela mı ANNE!
Gerçek mi gözlerim sahi
Görüyor mu yeşilin gökteki kuşunu
Bu çelimsiz aklımın harında
Yaprağı ıslak gül kırmızısı deli çığlıkla eynileştiğinde aynaya
Sağın eteğimden gözyaşını
Ki,varla yok arası hayat
Denize benzer
Herkes uyuduğunda
Yahut tutunulacak dal kalmadığında
Üşüdüğünde bir çalı çocukların ayağında
Uyandırın beni
Ey derk-i derya
Ruhumun esrarındaki bebeği büyümeden ölmem
Dem bu dem
Neşeyi öğrensin bahçeler
Herşeyin bir mühleti var
Hayat denilen yokuşta
Güneş ağırlasın yüzümüzü
5.0
100% (9)