21
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1646
Okunma
Soylu bir kısraktır zaman dediğin,
Geçip gider bir tür, binemediğin,
Neresine düşsen bilemediyin;
Tutsan yelesinden yarar da işe,
Aklım ermez bu sende ki gidişe.
Yolları ayırdık patikalara,
Zamanı biz böldük dakikalara,
Bir hal olup başım düşünce dara;
Gece başucunda korkudur bekler,
En ağır göçünü hastaya yükler.
Zaman içimizde bazen bir umut,
Bazen tepemizde siyah bir bulut,
Bize aldırmadan dağa çıkan kurt;
Su içen ceylandır, göl kıyısında,
Ovayı gözetler bal kayasında...
Zamanın en titrek teline düştüm,
Son demde bir zalim eline düştüm,
Rezil-rüsva oldum, diline düştüm;
Merdiveni yoktur, düşsen çıkılmaz,
Yüzü yok zamanın, dönüp, bakılmaz.
Zaman gergefini, işler yüzüme,
Acı bir ezgidir düşer sazıma,
Bazen kar olup da yağar yazıma;
Kalırız baş başa beni anlamaz,
Sen kahrolursun da, o asla tınmaz!
Bir tohumu yok mu, ekemez miyim?
Köksüz müdür, tutup, dikemez miyim?
Yok mudur yuları, çekemez miyim?
Ben çekmezsem, tutup beni çekecek,
Bir ibrişim sanıp, tutup bükecek...
Hayrettin YAZICI