23
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1910
Okunma
Kendin kır da, sakın bir gönül kırma,
Duyulmazsa sesin, boşa haykırma,
Huzur istiyorsan, çok soru sorma;
Gayrı kırılacak dalın kalmadı,
Kırk yıl oldu gönlün iflah olmadı.
Ya yollar dolaşık, ya sen şaşkındın,
Zamansız sürgünsün, arsız ışkınsın,
Sular-seller gibi nasıl taşkınsın;
Aklım ermez hevesine, havana,
Şimdi döndü yürek, bir boş kovana.
Çıkma bundan böyle, insan içine,
Kimseleri ortak etme suçuna,
Her gün kar yağıyor siyah saçına;
Çekmiyor yükünü bu köhne takam,
Anlar mı halini, uzaktan bakan?
Bir selama ettin, bin canı feda,
Girdin gönüllere bulmadın fayda,
Bir kez oynamadın, düğünde, toyda;
Hakkın var mı böyle, ezip, üzmeye?
Son ver artık, gönül gönül gezmeye...
Herkes anlar, ben anlamam kendimi,
Kanunsuz yapmadım, gecekondumu,
Bir kuş gelip omuzuna kondu mu;
Taşırdın yad ele, dokundurmadan,
Vazgeç gönlüm artık, gönül kırmadan.
Lime lime bölün, dağıl kum gibi,
Ayaklar altında, yeşer çim gibi,
Dağ başını bekle, ulu çam gibi;
Beklemekten kutlu erdem bilmedim,
Hayret, nasıl oldu, ben delirmedim?
Ömrüm uzun olsa, beklerim daha,
Bir tek senin için, girdim günaha,
Değişirim, ben akşamdan, sabaha;
Bazen hızlı koşar, bazen dururum,
Sormasan halimi, budur son durum.
Sözüm senet benim, öyle tanırlar,
Halen öyle olduğumu sanırlar,
Hele bir duysalar nasıl kınarlar;
Benim için, ölmekle bir kınanmak;
Ateşlerde donup, buzlarda yanmak...
Hayrettin YAZICI