3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
919
Okunma
talihten yoksun bir kaza sonrası tüm imgelerimi kaybettim
düş odasında yoğun bir bakımdayım
etrafımda kelebek gibi dönen rengarenk döngüler
metastaza uğramış umutlarım
şahit oldukları halde hiç bir iz bırakmamış anılarım
yüksek dozda kanıma zerkedilmiş ayrılıklarım
yani muazzam bir kalabalık ve muazzam bir yalnızlık
bu iki kavram gözümün önünde çiftleşmek üzereler
düş odasındayım
kimliksiz bahçıvanlar toprağı eşeleyip bir şeyler ekiyorlar
genç astronot adayı uzaya çıkmak için saniye sayıyor
ismini çıkaramadığım bir bilim adamı birazdan yeni bir icat çıkaracak belli ki
bir ressam bir şair bir yazar bir heykeltraş son eserlerini bitirmek üzereler
bir tiyatro yönetmeni oyununun son sahnesini bitirmek üzere
hepsi benim için mi bunların
böylesine geniş kapsamlı bir rüyayı hak ediyor muyum?
düş odasındayım
herkes kayboldu
çiçekçi kız kapıyı çalıp içeri giriyor
elindeki sepette çiçekler yerine yara bantları
"alır mısınız bayım?"
"ama hiç yaram yok"
"var bayım var..."
sonrasını söyleyemeden ilk yara bandını ağzıma yapıştırıyor
sonra alnıma
sonra kalbime
sonra yatağımın yanındaki sandelyeye oturuyor gülümseyerek
elindeki poşetten
bir kutu meyve suyu
bir kutu süt
bir şişe kolonya koyuyor masanın üstüne
"bunlar size, iyi olun"
sonra odadan dışarı çıkıyor
on saniye sona hemşire olarak giriyor odaya
elindeki steteskopla kalbimi dinliyor
"hımmm hala hızlı çarpıyor, bir yara bandı daha gerekli"
"rüyada mıyım?"
"evet"
"sen kimsin?"
"senin rüya asistanın"
düş odasında yoğun bir bakımdayım
tüm hayallerim rüyalarımda gömülü
tüm rüyalarım bende saklı
ve hiç taburcu olamayacağım günü bekliyorum
öyle bir nekahat dönemi işte içimdeki
tıplı solucan kuyruğu gibi
kesiyorsun yenisi çıkıyor...
Oktay Coşar
5.0
100% (8)