10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1700
Okunma
Dünün aydınlığında çöktü karanlık İstanbul’a
Bir bir söndü şafaktaki yıldızlar
güvercinlerimin kanatlarında al kanlar
öylece, uzanmış vatanın bağrına
sıkılan kahpe puştların kurşunlarında
yürekler yandı, koca şehir sustu
sirenler çaldı gecenin bir yarısında
dev bir beden, başı dik bir yiğit düşüverdi
caddenin ortasında karanlığı yaran cigliklarda!..
O gün güneş yoktu gök kubbede, küskün
zifiri bulutlar daha gündüz yasa bürünmüştü
nerden bilebilirdik ki bir yiğidin kurban verileceğini
garadaşların, anaların yürekleri kor olacağını!
aahh! ülkemin alnı ak insanı, neden sen seçildin
suçun neydi, ihanetlere dur demen miydi
gerçekleri gözler önüne sermen miydi
başın dik İstanbul sokaklarında dolaşman mıydı
mafya denen belanın belini kırman mıydı
seni, köleleşmiş canilere kurbanlık sunmak!..
Gözlerimin önünden hiç düşmedin ki ağabeyim
koskoca resmini basan gazetem Hergün’ü
yurt sathına yaymak için gece gündüz çabalarken
verdiğin şanlı mücadelende kuduran çakallar
seni bizden alıp vatanın koynuna yatırdılar
mertce yazdın, delikanlıca veda ettin bizlere...
o kurtca bakışların süslediği vakurlu duruşun
evimin en baş köşesinde öylece durur yıllarca
ilham aldığım, yol haritamda sembolum olan sen
seni unutmadım,unutmayacağım ölünceye dek
İstanbul caddelerinde dolaştıkca dün gibi yanımdasın
bahar mevsimini kışa çeviren lanet olası eller
27 mayıs gecesinde tüm güvercinler vuruldu nezdinde
sen ölmedin aslında, milletimin yüreğinde nişane
ta bin dokuzyüz seksen’den beri yüreklerde
gönüllerimizde tükenmeyensin sen GÜN SAZAK’ım!..