1
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
918
Okunma
oysa bir kelebek ömrü kadar yaşamak isterdim
senin o aşksız göğsüne başımı yaslayarak
kan renginde doğan güneş
kuruyan çiçek
kırılan umut
kaybolan sevda
bir yaşama uzak kalan mavi
kirli sakalım
ve anadan doğma çıplaklığım gibi
ve denizin ortasında boğuluşum gibi
sensizliğim
sessizliğim
yalnızlığım gibi
bazen kendime yabancı oluşum gelir aklıma
bazen kendime dost kalışım
çoğu zaman acıyan yüreğime merhem oluşum
çaresiz kalışım
çareyi sende buluşum
seni hiçbir yerde bulamayışım gelir aklıma
sonra bir umudu sırtlamış gibiyim
umut sanki umut değilde
kendi kendimi taşımaktan yorulmuş gibiyim
bedenim yitik bir kent gibi
küreksiz bir tekne gibi
topraksız tarla
çiçeksiz bahçe
susuz çöl gibi
seni kaybettiğim bir kentteyim
kent karanlık
sanki ışıkları söndürmüşler
gündüzleri çalınmış
yarını yok
bense yarının umuduyla seni özlüyorum
seni yarının sevdasıyla seviyorum
çok uzaktan nasırlı ellerimden tutuyorsun
kabuk bağlayan yaralarıma merhem oluyorsun
ben yine sensiz kalıyorum burada
yine sensiz kanıyorum
sensiz yaşama tutunmaya çalışıyorum
sensiz üşüyorum
gideceğim en uzak mesafe sendin
en yakın mesafede sendin
ben ne uzaklara gidebildim
nede bir adım öteye geçebildim
sonra filizlenen bir şiir gibi kokladığım
zamansız bir özlem’sin sen
seni ölü bir kalbin içinde
bir yerlerde bir şiir gibi yaşatıyorum
adımların benden uzaklaştıkça
yitik bir kent kalabalıklığına karışıyorum
ibrahim dalkılıç
21.06.2018
23.45 izmi
5.0
100% (2)