3
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
1552
Okunma

Önceleri sevmedi, bağbân olmayı yamak
Daha sonra hoşuna gitti gülben budamak
Hârından çok bizârdı, âh dile gelse eller
Dallar yuvalar için, olmuş dikenli teller
Âşiyânlarına el, değmezdi bülbüllerin
Arasında kalırdı yaprak denen tüllerin
Bir arkadaşı vardı, çömlek imal ederdi
Haftada bir yanına, behemahal giderdi
Bazen toprak alırdı Firuz’un gülzârından
Ona vermek isterdi çömleklerin kârından
Fakat bütün ısrara rağmen kabul etmezdi
Çok cömertti, ihsana, insanı kul etmezdi
İsmi Erzade idi, bu çömlek ustasının
Sahibiydi sanatın en zirve noktasının
Toprağa kattığı su, kendi alın teriydi
Killerden yaptıkları bir sanat eseriydi
Namı almış yürümüş, diyâr-ı Cabilka’da
Kalırdı hem dünyada hem âlem-i bekâda
Testi ve vazoları süslerdi desenlerle
Bezerdi dışlarını güllerle, susenlerle
Çok, çok para isterdi yaptığı her esere
Ârifi fazla fiyat, biçmez ki müyessere
Emek ister, istersen şâir Su Kasidesi
Budur »eser sahibi« olmanın kaidesi
Aşkla yapılan işler, düçâr olmaz nisyâna
Üstelik meydan okur zamana ve mekana
İşte böyle bir gençti Firuz’un arkadaşı
Ondan medet umardı sıkıştığında başı
Derdiyle dertlenirdi, gerekirse ağlardı
Cânı yansa Firuz’un, ciğerini dağlardı
Ehli vefaydı herdem, unutmazdı ihsânı
Cânân için cûdaydı, cihândan tatlı cânı
S / ÂYE 21 HAZİRAN 2018 / CABİLKA
Kelimeler:
Gülben: Gül dalı
Müyesser: 1) kolaylıkla ortaya çıkmak, kolaylıkla elde edilmek; 2) nasip olmak
Nisyân: unutmak
Müşteriler gelirdi civar diyarlardan
Cûda: ayrılık
Cânân: Sevgili
Behemahal: mutlaka
Âşiyân: yuva.
5.0
100% (7)