18
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2103
Okunma

Parsel parsel eylemişler dünyayı
Bir dikili taşdan gayrı nem kaldı
Dost elinden ayağımı kestiler
Bir akılsız baştan gayrı nem kaldı
...
Aşık Mahsuni Şerif’e saygılarımızla..
hayır
soğuk yoktu..
emanet duruşlarına ilmikleniyordu zaman
gidecek gibi emaneten duruyor, ürküyordun
’parsel parsel eyleniyordu dünya’ yerel bir radyoda
’bir akılsız baştan gayrı nem kaldı’ diyordu Mahsuni
-radyoda…yerel!
sahi
neyimiz kalmıştı?
ayaküstü çarçabuk
daracık bir boşluk buluyor
sığıntın oluyordum
ellerin ellerime secde etsin istiyordum
dokun diyordum, dokun
kükürtlü yosunlar gibiydi kokun!
/Sen, deniz görmemiş iklimlerin kadını
Deniz kokuyordun sen!/
keza
’neyim kaldı’ diyordu Mahsuni
sahi
neyimiz kalmıştı?
kendisi oluyordu herşey
dağ kendisi oluyordu,deniz kendisi
kendi kendine gidiyordu bir çok şey
bir çok şeye bir haller oluyor,
az öteden bir yol geçiyordu çok ötelere
bir kestane ağacı devriliyordu köklerinden arınıp yanı başımıza
bir de yaşlı ve çirkin zeytin ağacı.(bozuluyordu aşiyanlar!)
su oluyordun,
deniz oluyordun
derinliklerine vurgun yemeye çağırıyordun beni
korkularıma zıpkın ucu kadar yakın
hayallerime hayallerim kadar uzaktın
ve ısrarla
neyim kaldı diyordu Mahsuni
sahi
neyimiz kalmıştı?
sesimi azat etseydin
sana ’bir aşk masalından şarkılar’ söylerdim
belki alır başımızı
ahşap bir evin toz kokulu sedirinde
unutup her şeyi
satıp anasını dünyanın
anasını satıp dünyanın….
ah
ah işte belki!
keza
neyimiz kalmıştı ki?
çok soğuktu
.
hayır
soğuk yoktu
ellerin soğuktu! ..
5.0
100% (1)