4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1786
Okunma

Bir martının sırtında dolaşsam semalarında,
Kuşbakışı seyretsem mücerret güzelliğini.
Uçarken, Boğaz’a ulaşan bir tepenin sırtlarında,
Ufukta kızıl tonlarının büyüsüne kaptırsam kendimi.
Sultanahmet’i, Ayasofya’yı bir de semadan görsem,
Süleymaniye’yi dolaşıp Eminönü’ne gelsem,
Galata Kulesi’nden geçip Beyoğlu’na uzansam,
Mebusan Caddesi’nden Dolmabahçe’ye varsam.
Takılsam yaşlı bir vapurun peşine,
Simit eşliğinde çay içen insanları seyretsem.
Hicaz makamında bir İstanbul şarkısı dinlerken,
Soluduğum her nefeste içime İstanbul’u çeksem.
Pâyitaht idin, sanma bir gün olursun pâyimâl.
Söyle, var mı böyle bir şeye yaşarken bizde ihtimâl?
Nârına yandı bu millet ve yanacak pâyidâr.
Sen bizle güzelsin, biz seninle bahtiyâr.
Açıklama:
Mücerred: Saf ve katıksız
Pâyitaht: Başkent
Pâyimal: Ayak altında kalmış
Nârına yandı: Ateşinle yandı
Pâyidâr: Ebedi, sonsuza dek yok olmayan
Bahtiyâr: Mutlu