Yansımana bakabilir misin durgun suda, cesaretle ve Çal’lı şarap tanrısının gözüyle;

rakiplerinin ta gözlerinin içine bakarak, esneyen gün doğumunun farkının olmadığı bir gecede

bir koyaktan dikine; ruh huzuruyla, fırtına ve rüzgârlarda Ekho’yu parçalayıp atar mısın gümüşsü

yüksekliklerden yankı perisine.

Sırtında Brütüs’ün nefesiyle sabretmek sevdiklerine, tesadüflere inanmadan

ve hayata uzaktan bakarak ayakta kalabilmek ve gülüp şakalaşarak neşeden titreyen bir kaosta;

_ işte o zaman

ciddi bir iştir yaşamak.

Bakabilir misin karınca yuvasındaki kaynaşmayla, sabah sekiz caddelerinin trafiğinde yüksekliğe;

alışık ve güzelliği tanımış olarak bir arı kovanı disipliniyle işine gitmek mutluluk kaynağı olduğunda;

hele birde mavi pazartesilerinde hoşgörün varsa.

Anlatılmaya değer ve yeni yolunda birisi olarak bu Cangıl’da olmak ve ayakta kalarak

onca zenginliğine rağmen işkencesi ve buruk acıların töhmetiyle yaşamak bu şehirde,

hissedebilmek yalın ve dingin hayatı algılamayı ve zamanı yenilemeyi yaşlı insanların yüreklerinde;

_ işte o zaman

ciddi bir iştir yaşamak.

Anlayabilir misin bir annenin şefkatini, yolunu ararken tehlike ormanında toprağı açmak için

nemli topraktaki su kaynaklarının kıymetini bilmeyi ve olgunlaşmış bulutlardaki siyah öfkenin

hikmetini ve yine bir imgeye dönüştüğünde yaşama olumlu bakmayı.

Çiçeklenmiş yürekle sevmeyi; parlak yoncaları, dalları yeşillenen bir ağaç edasıyla yeni yaşamda

kabuğunda sararan çiçekleri; saatler ve günlerin acımasızlığında geçen yılları -yüreklice

akışını doruklardan aşağılara kum saatinin- ve neşelenirse yeniden yastakiler şişen kanatlarda;

_ işte o zaman

ciddi bir iştir yaşamak.