Mezopotamya'm
Haykırsam yankılanır sesim
Mezopotamya ovasında Dağlar geçit olur Karar kılar yol vermeye Derdim o kadar büyük! Başım kaynar sularla yıkanık Ellerim buz tutmuş kelepçeli Dilim hangi aksanla ağıt yakacak derdinde Gözlerim Karadeniz gibi sisli ve bulanık Haykırsam yankılanır sesim Mezopotamya ovasında Irmaklar sel olur akar Yelken olur savurur beni Öfkem o kadar büyük! Gecem zemheri mevsimler yaşatır Gündüzüme ayaz vurur seher vakitleri Karanlığım ters köşe yaptırır aya, güneşe Ne vakitler yaşasam Kötürüm, belki de çilekeş rüzgarlar eser Sen köşende duran aksim Nereden bilebilirsin ki Her şey masmavi ve berrakken Körpe karanlıklar yaşandığını Ve uçsuz bucaksız gecelerin olduğunu Nereden bilebilirsin ki Haykırsam yankılanır sesim Mezopotamya ovasında Gönlümde malum deli çalkantılar Sesim hasret besteli Hüznüm o kadar büyük! Vardığım her durak uzaklaştırıyor beni kendimden Aldığım tüm yollarda zift seli Olsun olacak olan diyor yüreğim Varılsın varılacak olana Bir kere de teslim olunsun düşlere Bir kere de şölen olsun ağıt yeri Bilirim Kanla sulanmıştır ekinleri Mezopotamya’ nın Yedi düvel çile çekmiştir burda Bilmem kaç beşik mezar olmuştur Kaç masumun ahı yerde kalmıştır Analar ne kahırlarla büyütmüşlerdir sılayı Ama haykırsam yine de Yankılanır sesim Mezopotamya ovasında Çünkü tanır Yaralı yüreklerin sesini Mezopotamya’ m o kadar büyük! |