4
Yorum
22
Beğeni
0,0
Puan
1208
Okunma

ağlayan kelimelerin topunu bir çuvala doldurup
kız kulesinin tepesinden fırlattım denize
(s) hariç.
sen
kuru bir rüzgarın önüne katıp getirdiği kayıp ruh
adrese teslim edilmeyen gözyaşlarının müsebbibi
yeni doğmuş bebeğin kokusuna sığınan adam
kirli ellerini çek yüreğimden
ne kadar yıkasan da izi hala yapışık çizgilerinde.
dürüstlüğün (d) sini burnuma sokup durma
kokulardan geçeli çok oldu
acıya aşığım bu aralar
bütün şiirlerimin tadı eksi
ağızda mayhoş bir tat bırakıp
yakmakla meşgul dilimi
biteviye çemkiren gözlerim sadece aynalarda susuyor
sırlara gömülmek kolay değil
hayata ya Allah diye asıldığım bu arada
rastgele çektiğimsin
şansımın içine tüküreyim
atsam atılmaz satsam satılmazsın
bir aralar üç kuruşluk tezgahlarda ilişmiştin gözüme de
basit diyerek burun kıvırıp geçmiştim
Allahın sopası yok işte
beğenmediğini getirir kalbine atıverir böyle
suçu kadere yükle de dur.
karabasanlarla dolu uykularım var artık
her gözümü açışımda pişmanlığın urganı boynumu sıkar
asılır çenem ağzımdan aşağı
suratsızlığın kitabı bu aralar yanı başımda
oku oku bitmedi gitti
halbuki çabuk bitirirdim eskiden
sular seller gibi okur geçerdim de
bunun her satırı ayrı bir keder
sona geldikçe başa saran bir dejavu
nerde görmüştüm bu kitabı daha önce diye düşünmekten
hafızamın zembereği gerildi.
sarıydı sonbahar yapraklara bulaşan
siyahtı gecenin değişmeyen gözleri
sessizdi yoksulluk bilirdim
ama sonsuz değildi acılar
geçecekti elbet
geçtiği yerde yangınlar yanacak sonra sönecekti
dumanı tüte tüte salınacaktı ortalıkta ayrılık
yıkıntılarda çiçek açacaktı bir gün
ya bir taşın kenarına yapışık
ya düşen bir çocuğun
kanayan ayağına merhemlik
ama ölüm gibi doğmakta haktı
ve ben her öldüğümde
daha da güçlü doğdum
sancıları beklememin sebebidir bu.
sustukça suskunlaşır zaman da
bizi saran hasretin sabrı tükenir elbet.
Ayvazım DENİZ