gemileri beyaz martıları beyaz
suları mavi gecesi ayaz
ışığın dört yakasında kurulmuş
görülecek tek rüya tek düş
gözleri kamaştıracak kadar görkemli
alın yazımın içine düşmüş memleketim


her şafağının heyecanı sarar sinemi
altın renkli akşamları yüreğimi tütsüler
hüzünle iç çekerim geceleri
ömürde en az bir defa görülesi yer
aşikar çizilmiş cennetin her hali
kıvrılmış içimde uyur memleketim





köy evlerinden gelen tatlı ezgiler
çocukların uzun rüyalarında palazlanır
yürür en toy damarlarına kalbin
sırlarını gizleyen kör edici bir sis
sessiz vadilerde yankılanır
kutsal asayla bölünür gece
titreşir ormanlarda hayalet çığlıkları


baharda açar erik ağacının altın çiçeği
nar ağacı kiraz dalı erguvan rengi
vav kıvrımında munis camileri
elifleri kadar başı dik minareleri
Yüce nakkaşın minyatürüne döşenmiş memleketim




bedenle nefes arasında yaşanmış
yaşanmamış öyle yerler ölesiye gurbet
kaderin makus koynunda ilelebet
gece her birini örter siyah sütresiyle
ay ışığı öyle bir aydınlattır ki buz tülünü
dağ başlarının uçları gümüş kesilir


göklerinde ki süreyya
yansır caddelere sokaklara kaldırımlara
hücrelerine kadar işlemiş tüm vakitlerin
bir başka zaman bir başka zemin
dünya sürgünü bir cennetin içinde istanbul
içimde memleketim




yeşilin üzerinde hayattan tonlar
güneşin yüzünden ateş seçer gözlerim
gökteki yıldızdan
yedi iklim dört köşeden gelir
tatlı nefesli büyülü esintiler
ruhumu kendinden geçirir memleketim





hasreti kalbimin zarına değince
gecenin geç bir vakti
hararetimi bir denize indiririm
bir göklere çeviririm
gökler sessiz
göğün rengi yerde
yerin dengi göklerde


kurgulanan bir rüya içinde dolaş dur
kasıp kavuran hazlarla mest ol
seni hiç görmemiş bahtsızın
ruhun da kim bilir neler eksik kalır


memleketim….


redfer